Anasayfa » » İyi Evlat Yetiştirmeye Nereden Başlamalı?

İyi Evlat Yetiştirmeye Nereden Başlamalı?


Şimdi başlığı okuyupta , beni tanıyanlar '' yahu daha yeni çocuğun oldu , hani arada , derede iyi çocuk yetiştirmeyi öğrendin'' diyebilir. Cevap veriyorum. İyi evlat nasıl yetiştirilir bilmiyorum ama kötü evlat nasıl yetiştirilmez onu çok iyi biliyorum. İyi evlat yetiştirmeye nereden başlamalı sorusuna cevap vermeye çalışayım. Ben hayatımın her aşamasında Allah'ın ayetleri , Resulallah'ın Hadisleri, Alimlerin hükümlerini yaşamaya ve bunlara göre hayat sürmeye çalışırım. Allah'a ve Resulüne tevekkül etmiş birisi için iyi evlat yetiştirmenin formülleri vardır. Bu hususta bir çok İslam alimininde öğütleri mevcuttur.

İmam-ı Rabbani Kaddesallahu Sırruhu Aleyh der ki ; ''bir bebek anne rahmine düştüğü anda evliyatullah mertebesindedir ancak validenin yediği haram lokmalar, besmelesiz yemekler o bebeğin mertebesini düşürür'' bu söz üzerine iyi bir evlat yetiştirmeye daha anne rahmine düştüğü anda başlamalıyız. Helalinden kendisinin ve ailesinin rızkını kazanan bir baba , hanımına yedirdiği helal lokma ile sadece karınlarını helalinden doyurmuyor , anne karnında ki bebeklerininde mertebesini , makamını koruyor.

Daha anne karnında iken üzerimize sorumluluğu binen evladımızın doğduktan sonraki büyüme ve gelişme aşamalarında ki mesuliyetimizin önemi ile ehemmiyeti göz ardı edilemez.

Bilim adamları anne karnında ki bebeğin belirli bir oranda geliştikten sonra dışarıdan gelen sesleri duyduğunu ispatladılar. O halde bazı modern anneler ve babalar gibi anne karnında ki bebeğe mozart dinletmektense , elinizi anne karnına koyup bir ayetel kürsi okuyup ardından da ona Allahı ve Resulünü anlarsak daha iyi olmaz mı? Ona ilahiler , ezgiler söylesek olmaz mı? Elbetteki olur. MAdem bebeğimiz sesleri duyuyor o halde Allah adı ile Resul ismi ile büyüsün ve gelişsin.

Bebek dünyaya geldiği andan itibaren anne sütüne muhtaçtır. Anne sütünün faydaları anlatmak bitmez ki bu durumu bilim adamları deneylerle , bilimsel sonuçlarla sabitlemektedirler. Anne sütünün sadece bilimsel boyutunu değil manevi boyutunu da düşünmelidir. Bir anne bebeğini kesinlikle Besmele çekmeden emzirmemelidir. Kadınlarda loğusalık denen dönemin bitmesi ki bu dinimizde en fazla 40 gündür , bu dönem sona erdikten sonrada bebeğini abdestsiz emzirmemelidir. Abdestli bebek emzirme konusunun üzerinde bir çok alim önemle durmuştur. Hep abdestli emzirmenin faziletlerinden bahsetmişlerdir.

Bu konuda bir çok yaşanmış olay menkıbe olarak bizlere kadar ulaşmıştır.

Muhammediye kitabının yazarı olarak da bilinen Yazıcıoğlu Muhammed Efendi, kardeşi Ahmed-i Bican’ın camideki vaazını dinlemeye gider fakat sohbeti dinleyemeden gülümseyerek camiden çıkar. Vaazı bitirip eve gelen Ahmed-i Bican Hazretleri annesinden, abisinin neden camiden çıktığını sormasını ister. Büyük oğluna “Kardeşin, bir hata mı işledim ki ağabeyim vaazımı dinlemeden çıktı? diye soruyor” diyen anne duydukları karşısında gizemli bir konuyla karşı karşıya kalır. Büyük oğlu, “Kardeşimin sohbetini dinlemeye o kadar çok melek gelmişti ki oturacak yer bulamıyor ve birbirlerinin üzerine oturuyorlardı. Çok hoşuma gitti de ona tebessüm ettim. Meleklerden oturacak yer kalmadığı için çıkmak zorunda kaldım.” der Annesi duyduklarını küçük oğluna anlattığında Ahmed-i Bican çok müteessir olur “Ağabeyim melekleri görebiliyor da ben niye göremiyorum? Ona bir sorar mısın?” der Anne oğluna bunu da sorar ancak cevabı kendisinin bulması gerekecektir .

Çocuklarının bebeklik zamanlarından itibaren yaşanan olayları iyice gözden geçiren anne olayın nedenini çok geçmeden tahmin eder. Oğullarını daima namaz abdestiyle emzirmiştir fakat küçük oğlu sadece bir defa komşu kadın tarafından anne namazdayken bilmeden abdestsiz emzirilmiştir Anne çabucak selam verse de duruma müdahale etmekte geç kalır. İki oğlu arasındaki bu maneviyat farklılığını, bir kereye mahsus olsa da abdestsiz süt emzirilmeye bağlar…

Bu hususta daha bir çok menkıbe anlatılır. Said-i Nursi Hazretlerinin annesi Said-i Nursi'ye hamile olduğunu anladığı andan itibaren hiç yere abdestsiz basmamış ve onu abdestsiz emzirmemiştir.

Fatih Sultan Mehmet Han'ın Validesi Hüma Hatun , Şehzade Mehmet'i abdestsiz emzirmemiş , beşiğini sallarken de kelime-i tevhid ile sallamıştır.

Ben seni abdestli emzirdim ,
Tevhid ile salladım beşiği,
Sende Bizansı salla oğul ,
Ey Resul,İstanbul aşığı'' diyen ninninlerle büyütmüştür.

Günümüzde bebeğini abdestli emzirecek idrake vakıf anne maalesef azdır ancak biliyorum ki hala bebeğini abdestsiz emzirmeyen anneler var.

Bebek dünyaya gelir ve en önemli anlardan birisi ona isim verme anıdır. Artık günümüzde bebeğe isim verilirken kulağına ezan okumak bir adet haline gelmiştir. Güzel bir adettir ancak bilerek hareket etmek daha doğrudur. Bebeğin sağ kulağına ezan okunup sap kulağına adı üç kere söylenir , sol kulağına kamet getirilip sol kulağına ismi üç defa söylenir , ardından ezan duası okunarak , Peygamberimizin şefaati istenir. Bu şekilde  bebeğin ismi verilmiş olur.

İsim hususunun ayrı bir önemi vardır. Zira bu konuda Önce Kainatın Efendisi Peygamberimiz (s.a.v)'in bir çok hadisi bulunmaktadır.
''Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel yapın.'' buyuran Alemlerin Efendisi isim konusunun önemini bildirmektedir.

Çocuklarımıza güzel , anlamlı isimler koymalıyız. Yine bilim adamların çocuğa verilen ismin , çocuğun ilerleyen yaşında karakterini olumlu yada olumsuz şekilde etkilediğini gözlemlemişlerdir. Anlamsız ve kötü anlam içeren isimleri koymamalıyız. Günümüzde bir tabir var '' bu isim Kur'an'da geçiyor'' bir isim Kuran-ı Kerim'de geçiyor diye çocuğa verilmez. Kuran-ı Kerim'de bir çok yerde Aleyna kelimesi geçmekte ve günümüzde kız çocuklarına bu isim Kuran'da geçiyor diye verilmektedir. Aleyna kelime manası olarak ''üzerimize'' demektir.
Daha iyi anlayabilmeniz için hepimizin bildiği ''Taleal Bedru Aleyna'' isimli ilahinin ilk cümlesinde de geçer ve manası ''Ay doğdu üzerimize'' demektir. Bazı isimler kulağa hoş geldiği, telafuzu güzel olduğu için konulmamalıdır. Bir başka husus ise Allah'ın Esma-ül Hüsnasında geçen sıfatların çocuklara isim olarak konmasıdır. Allah'ın bilinen 99 ismi ve sıfatı yalnızca ona aittir. Allah'ın Kerim ismini çocuğa vermek doğru olmaz fakat bu isimlerin başına Abd eklenerek o ismi kul ismi haline getirebiliriz. Bu halde manası da çok güzel olacaktır. Kerim yerine Abdülkerim ismi koymak o çocuğa verilen ismin manasını Kerim'in kulu manasına çevirip daha anlamlı hale getirecektir.

İyi bir evlat yetişmenin günümüz şartlarında ne kadar zor olduğunu defalarca anlatmanın lüzumu yoktur.  İyi bir evlat yetişrmek İslam üzre bir evlat yetiştirmekten geçer. Allah Resulü bu konuda bir çok Hadis buyurmuşlardır.

Evladımızı yetiştirmeye başlarken daha anne karnında başlamalı , bu konudaki mesuliyetimizin ehemmiyetini idrak etmeliyiz.

Allah(c.c.) hepimize salih evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.  Amin...

Vural Egemen SARIGÖZ
23/04/2012


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorum yazarken güzel Türkçe'mizi güzel kullanalım!