Anasayfa » » Tövbe Etmek İman Göstergesidir...

Tövbe Etmek İman Göstergesidir...


Tövbe etmek işlediğimiz günahlardan pişman olmak ve bir daha o günahları işlememeye azmetmektir. Ben çok defa tövbeler ettim , çok defa tövbeler bozdum. Çok defa günahlar işledim , çok defa işlediğim günahlardan pişmanlık duydum. Her seferinde Rabbime yönelip tövbe ettim. Ben biliyorum ki Rabbim beni affeder , ben biliyorum ki Rabbimin affetmesi benim günahımdan çoktur. Ben biliyorum Allah'ım ben tövbe edince beni dostları arasına katıyor.



Tövbe etme hususunda yanlış anlaşılan ve hata yapılan bazı hususlar vardır. Zamanında bu yanlışlara bende düştüm sonra Kuran-ı Kerim'de ki ayetlerden, Hadis-i Şeriflerden öğrendim ki yanlış biliyorum. Kuran-ı Kerim  ışığında , Hadis-i Şeriflerin aydınlığında ve Kainatın Efendisi Peygamberimiz , Nebilerin Nebi Hz.Muhammed (S.A.V) efendimizin rehberliğinde edilen tövbelerden sonra tekrar günaha düşmek mümkün olur mu?

Kul hata işleyendir , günahkardır. Günah işleyecek Allah affedecek.

Bu hususta dikkat edilmesi gereken ilk önemli nokta şudur; Şeytan ve şeytanın vesveseleri...

Şeytan tövbe etmiş bir kul ile çok uğraşır , ona vesveseler verir , onun kulağına kuruntular fısıldar ancak mümin olan kimse ettiği tövbenin büyüklüğünü , kendisini affedenin büyüklüğünü düşünmelidir.'' Ben ne büyük günahlar işledim Rabbim yine beni affetti , ben aynı hatayı tekrar edersem bir daha Rabbimin yüzüne nasıl bakarım'' diyerek nefsini aşağılamalıdır.

Şeytanın en çok kullanığı vesvese , '' Bak sen tövbe ediyor , sonra yine bozuyorsun , tövbe ediyor sonra yine bozuyorsun , sen bozdukça tövbelerinde günaha çevriliyor'' der.. ve kulu can damarından yakalar. Öyle değil güzel kardeşlerim , öyle değil... Biz tövbelerimizi oyuncağa çevirmediğimiz sürece , gerçekten kendimizi günahtan uzak tutup ancak nefsimizin ve şeytanın oyunlarıyla tekrar günaha düşmüşsek ve gerçekten pişmanlık duyuyorsak tekrar tekrar tövbe etmeliyiz. Bizi yaratan ,Rahman ve Rahim  olan Allah kulunun pişmanlığını görür de affetmez mi hiç ? Affeder...

Abdullah Bin Mesud (r.a) Kufe'de yolda yürürken , gayri müslümlerin oturmuş içki masasında şarkılar türküler söylediklerini görmüş , Şarkı Söyleyen Zadan isimli bir adam ud çalıp şarkı söylemektedir. Ordan Geçen Abdullah Bin Mesud (r.a) der ki; '' Çok güzel sesi var, keşke o güzel sesi ile Kuran okusa daha iyiydi'' der... Bunu o Zadan isimli adam duyar ve elindeki udu bırakıp arkadaşlarına sorar '' o adam ne dedi'' der. Arkadaşları ''keşke Kuran okusaydı'' dedi derler. Peşinden koşar gider. Abdullah Bin Mesud'a yetişir. ''Ben tövbe etmek istiyorum. Ben Kuran okumak istiyorum.Ben müslüman olmak istiyorum'' der. Abdullah Bin Mesud ile sarılırlar , ağlaşırlar , ağladıkça daha sıkı sarılırlar.. '' ben tövbe etmek istiyorum , nasıl tövbe edeceğim , tövbe edersem , beni sever misiniz'' dedi. Abdullah bin Mesus (r.a) ''Ettaibu Habibullah'' Günahından tövbe edene Allah dostum diyor ben Allah'ın dostunu nasıl sevmem diyerek tövbe edenlerin makamını belirtiyor. Bu bir hadis-i şeriftir. '' Günahlarından tövbe eden Allah'ın sevgilisidir'' Hadis-i Şerifi bize çok şeyler açıklıyor. Zadan isimli bu tövbekar daha sonra önde gelen sahabilerden oldu ve bir çok Hadis-i Şerif'in nakledicisi oldu.

Allah'ın Rasülü ölüm döşşeğinde ki bir Ensar'ın yanına varıp , ''tövbe et , günahlarından tövbe etki affedilesin'' dedi. Ensar konuşamaz haldeydi , dili ağzında dolaşıyordu. Hani derler ya sekarat anı diye işte tam o an da tövbe etmeye çalışmış lakin dili dönemediği için tövbe edemiyor. Yalnızca bir el işareti yapabiliyor. O sırada Allah Peygamber Efendimiz(S.A.V)'e '' o kulun dili dönmüyor ama bana kalbiyle tövbe etti , bende tövbesini kabul ettim'' buyuruyor.  Ne güzel değil mi , ölüm anında bile tövbe etme şansımız var.

Unutmayalım. Tövbe edebilmek de bir hidayettir. Her kul tövbe edemez. Herkes günah işler ancak sadece iman sahibi olanlar günah işlemekten korkar ve işledikleri günahtan utanıp , pişman olurlar.

Tövbenin zamanı olmaz , tövbenin vakti yoktur. Ecel ne zaman gelecek bilebilir miyiz? Hayır! O halde bir an önce tövbe edip , günahları bertaraf etmeliyiz. Günahlardan Rabbimize sığınmalıyız.

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhivesellem vefat edeceği sırada , her zaman olduğu gibi yine ümmetini düşündü , günahları nasıl affedilecek , tövbeleri nasıl olacak , tövbeleri kabul olacak mı? tüm bunları tefekkür ederken Cebrail Aleyhisselam geldi '' Ey Muhammed(s.a.v) Allah sana selam ediyor. Onun Sana selamı var sana müjde getirdim , ölümünden bir sene evvel tövbe edenin tövbesini kesinlikle kabul edecek'' dedi.
Allahın Sevgilisi Peygamberimiz (s.a.v) '' Ey Cebrail Kardeşim , bir sene çok ümmetim bir sene içerisinde neler yaşar neler , bu süreyi biraz kısaltalım'' dedi. Cebrail Aleyhisselam tekrar Rabbimize gitti ve geri döndü. '' Allah'ın sana selamı var ölümünden bir ay evvel tövbe edenin tövbesi kabul edilecek'' dedi.
Rahmet Peygamberi buyurdular ki; '' Ey Cebrail bir aylık zaman çoktur , ümmetim bir aylık süre içinde neler yaşar neler yaşar'' dedi. Cebrail tekrar Rabbimize giderek isteğini iletti ve tekrar döndü '' Ey Habibullah Allah'ın sana selamı var , ölümünden 1 gün evvel tövbe edenin tövbesi kabul edilecek'' dedi. Nebiler Nebisi Peygamber Efendimiz (s.a.v) '' Ey Cebrail Kardeşim 1 günlük zaman çoktur , ümmetim o zamanı nasıl geçirir bilemiyorum , bu süre için Rabbime istediğimi ilet , bu süreyi kısaltsın'' dedi. Cebral Aleyhisselam tekrar gitti ve döndüğünde '' Ey Allah'ın Rasulü Rabbimizin sana selamı var , son olarak ölümünden 1 saat evvel tövbe edenin tövbesi kabul edilecek , bundan başka süre yok'' dedi. Kainatın Sevgilisi Peygamber Efendimiz (s.a.v) '' Ey Cebrail kardeşim , sen Rabbimize gidip istediğimi ilet , 1 saat çoktur , o bir saat içerisinde ümmetim neler yaşar , benim hürmetime isteğimi ile benim hürmetime bu süreyi kısaltsın'' dedi... Cebrail Aleyhisselam tekrar gözden kayboldu ve tekrar geldi , '' Can boğazına gelse , dili tutulsa, dili ile estağfirullah diyemese , kalbi ile bana yönelip tövbe etse onun tövbesini kabul edeceğim'' buyurdu Rabbimiz diyor. Ey Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhivesellim Efendimiz , ölüm döşeğinde bile bizi düşünüp , bizim için pazarlık yaptın. Biz senin hakkını nasıl ödeyeceğiz. Rabbim sana layık ümmet olmayı nasip eyler inşallah.

İşte tövbe böyle bir şeydir. Ölüm anında dahi tövbe etmemiz gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) '' ben günde 70 defadan fazla tövbe ederim'' buyuruyor. Hiç günahsız , Allah'ın sevgilisi olan Peygamberimiz günde 70 defadan fazla tövbe ediyorsa , biz onun günahkar ümmeti olarak günde kaç kez tövbe etsek bilemiyoruz. Her gün tövbe etmek sünnettir , çokça tövbe etmek sünnettir. Tövbe Allah'a yönelen , cennete açılan kapıdır.

Klişeleşmiş bir Mevlana sözüdür '' bin kere tövbeni bozmuş olsan da gel'' diyor mübarek... Ne kadar günahkar olursak olalım , ne kadar tövbemizden dönmüş olursak olalım, tekrar tekrar tövbe edelim , tövbemizden dönmemiş olsak dahi her gün mutlaka tövbe edelim.Geçmiş günahlarımızı hatırlayıp , hatırlayıp tövbe edelim.

Kuran-ı Kerim'de Tövbe Etmek ile ilgili Ayetler;

Bakara Suresi , 37. Ayette Rabbimiz buyuruyor ki ; '' Şüphesiz ki O tövbeleri çok kabul edendir , çok bağışlayandır''

Bakara Suresi 54. Ayette ''O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir." buyuruyor.

Yine Bakara Suresi 160. Ayette Rabbimiz Şöyle buyuruyor ''ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.''

Allah'ın tövbe edenleri sevdiğin biliyoruz. Bunu Bakara Suresi 222. Ayette '' Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever." diyerek bizlere bildiriyor.

Zina günahına düşmüş olanlara şeytan '' Zina büyük suçtur bu suçun affı yoktur , tövbe etsende zina günahını affetmez '' diyerek insanı aldatır. Ancak Alemlerin Rabbi bizlere Nisa Suresi 16.Ayette buyuruyor ki; ''Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir.'' diyerek şeytanın bu aldatmacasını boşa çıkarıyor.

Allah tövbe etmemizi istiyor , tövbelerimizi kabul etmek istiyor ve Nisa Suresi 26. Ayette '' Allah, size (hükümlerini) açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.'' buyuruyor...

Maide Suresi 39. Ayette '' Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir'' buyuruyor.

Hud Suresi 90. Ayette "Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir." buyuruyor...

Furkan Suresi 71. Ayette '' Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.'' buyuruyor.

Şura Suresi 25. Ayette '' O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.'' buyuruyor...

Tahrim Suresi 8. Ayette '' Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.'' buyuruyor...

Nasr Suresi 3. Ayette '' Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir'' buyuruyor...


Tövbe İle İlgili Hadis-i Şerifler;

Abdullah bin Mesud (r.a) şöyle aktarır... Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. "    Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak ( yanlışlıkla) şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."

Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder. "

Ebü Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar.     Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah'ın ihsan ve fazlından kinayedir.

Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Râhib: "Hayır yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.    Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilâve etti:    " Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer. "


Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah yönelmişti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler.    Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar."  

Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."  Bir diğer rivayette (aynı hikaye ile ilgili olarak) şöyle denmiştir: "Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: "Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın" dedi

Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır."

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir."

Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâla hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı."

 Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir hadis-i kudsi'de) Rabbinden naklen buyururlar ki: "Bir kul günah işledi ve: "Ya Rabbi günahımı affet!" dedi.     Hak Teâla da: "Kulum bir günah işledi; arkadan bildi ki günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır."     Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim günahımı affet!" der.     Alllah Teâla Hazretleri de:     "Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır."      Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim beni affeyle!" der. Allah Teâla da:     "Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle muâhaze eden bir Rabbi olduğunu bildi. Dilediğini yap, ben seni affettim!" buyurdu." Burada dileğidiğini yap sözünü artık o kişiye günah yok manasında algılamamak lazımdır.. Günahların affedildi. Artık hayır üzere , ibadet üzere ol demektir. Bu konuda bir çok vesvese şeytan tarafından bu kudsi hadis üzerine kullara verilir... Dikkat edelim..

Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Beni İsrail'de birbirine zıd maksad güden iki kişi vardı: Biri günahkardı, diğeri de ibadette gayret gösteriyordu. Abid olan diğerine günah işlerken rastlardı da: "Vazgeç!" derdi. Bir gün, yine onu günah üzerinde yakaladı. Yine, "vazgeç" dedi. Öbürü:     "Beni Allah'la başbaşa bırak. Sen benim başıma müfettiş misin?" dedi. Öbürü: "Vallahi Allah seni mağfiret etmez. Veya: "Allah seni cennetine koymaz!" dedi. Bunun üzerine Allah ikisinin de ruhlarını kabzetti. Bunlar Rabülâleminin huzurunda bir araya geldiler. Allah Teâla Hazretleri ibadette gayret edene: "Sen benim elimdekine kadir misin?" dedi. Günahkara da dönerek: "Git, rahmetimle cennete gir!" buyurdu. Diğeri için de: "Bunu ateşe götürün!" emretti."     Ebu Hüreyre radıyallahu anh der ki: "(Adamcağız Allah'ın gadabına dokunan münasebetsiz) bir kelime konuştu, bu kelime dünyasını da, ahiretini de heba etti."


Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir adam vardı, (günah işleyerek nefsine zulmetmekte) çok ileri idi. Ölüm gelip çatınca oğullarına dedi ki: "Ben ölünce, cesedimi yakın, külümü iyice ezin ve rüzgarın önünde saçın. Allah'a yemin olsun, eğer Rabbim beni bir yakalarsa hiç kimseye vermediği azabı verir!"     Ölünce, bu söylediği ona yapıldı. Allah da arz'a emrederek:     "Sende ondan ne varsa bana toplayıver!" dedi. Arz da topladı. Adam ayakta duruyordu. "Sen böyle bir vasiyeti niye yaptın?" diye Rabb Teâla sordu.     "Senden korktuğum için ey Rabbim!" cevabını verdi. Allah Teâla Hazretleri bu cevap üzerine onu affetti..


Vural Egemen Sarıgöz
08/03/2012


1 yorum:

  1. Mükemmel bir yazı olmuş. Tövbe etmek herkese nasip olmuyor işte.. Tıpkı bu yazıyı kaleme almanın herkese nasip olmadığı gibi..

    YanıtlaSil

Yorum yazarken güzel Türkçe'mizi güzel kullanalım!