4.5G TAM OLARAK NEDİR?

4.5G ihalesinin sona ermesiyle birlikte akıllardaki soru şu: 4.5G neyi ifade ediyor? Ne kadar hız sunuyor? Ne zaman hayatımıza girecek? Mevcut telefonlarımızla 4.5G'yi kullanabilecek miyiz? Hız artınca internet fiyatları düşecek mi?

Dün düzenlenen 4.5G ihalesiyle hangi frekansı, hangi operatörün işleteceği belirlenmiş oldu. En yüksek tekliflerin toplamda 3 milyar 356 milyon euro'ya ulaştığı (KDV hariç) ihalede 5 farklı frekans bandında 18 paket dağıtıldı.

Peki 4.5G nedir, ondan kimler, ne zaman faydalanabilecek?

4.5G TAM OLARAK NEDİR?
Dördüncü nesil kablosuz iletişim ağlarına genel olarak 4G adı veriliyor. Ülkemizdeyse 4G'nin daha gelişmiş bir sürümünün (LTE Advanced) kullanılacak olması nedeniyle, 4G yerine 4.5G kavramı kullanılıyor. Standart 4G bağlantısı, 100Mbps hıza ulaşabilirken 4.5G, bir başka deyişle LTE Advanced, 300Mbps (saniyede 37,5MB) ve üzerine ulaşabiliyor. Şu anki 3G şebekesi, yoğunluğun olmadığı zamanlarda 20-25Mbps'lik hızlara ulaşabiliyor. Ancak bu hızların kağıt üzerindeki teorik sayılar olduğunu belirtmekte fayda var.


4.5G'nin 5G'nin sunacağı 1.000Mbps'lik hızlara ulaşmadığını söyleyelim. Bununla birlikte 5G'nin dünya çapında 2020'de yaygın olarak kullanılmaya başlanacağı tahmin ediliyor. Bu yüzden 4.5G'nin 5G'yi beklerken ona hazırlık yapmamızı sağlayacağını da söyleyebiliriz.

Web sayfalarında gezerken, haber okurken veya sosyal ağlarda gezerken zaten yeterince hızlı olan 3G ile yeni 4.5G arasındaki farkı her zaman görmeyebilirsiniz. Ancak 4.5G ile birlikte video ve müzik akış hizmetleri daha kesintisiz çalışacak. Skype ve FaceTime gibi uygulamalar ise daha yüksek görüntü kalitesiyle, takılmadan videolu sohbetler yapmanıza izin verecek. Büyük dosyaları indirirken 4.5G'nin farkını hemen hissedeceksiniz.

4.5G, beraberinde getirdiği VoLTE gibi teknolojiler sayesinde sesli görüşmelerin de kalitesini artırıyor. Üstelik çağrı yaparken karşı tarafla bağlantı kurmanız da çok daha hızlı gerçekleşebiliyor.

Bu arada tamamlanan 4.5G ihalesinin ardından 1 km'den daha uzun tüneller ve konvansiyonel tren hatları, yakın bir gelecekte kapsama alanına alınacak. Böylece tünele girdiğinizde bağlantının kopması gibi sorunları artık yaşamayacağız.

4.5G'Yİ KİMLER KULLANABİLECEK?
4G destekli telefonlar, 4.5G'yi kullanabilecekler. Piyasada son 1-2 senede çıkan telefonların çoğunda 4G desteği bulunuyor. 4.5G'den mahrum kalmak istemiyorsanız, yeni telefon alırken özelliklerini kontrol etmenizde fayda var.

HTC One M9, samsung galaxy s6, iPhone 6, iPhone 6 Plus, iPad Air 2 gibi cihazlar, 4G'yi, dolayısıyla 4.5G'yi destekleyen cihazlar arasında.

4.5G'Yİ NE ZAMAN KULLANABİLECEĞİZ?
4.5G için beklemeniz gereken tarih, 1 Nisan 2016... Dördüncü nesil mobil iletişim teknolojisi, planlarda bir aksaklık olmaması halinde, önümüzdeki senenin Nisan ayında hizmete açılacak. 4.5G hizmeti verecek olan operatörlerin 2024'e kadar Türkiye nüfusunun yüzde 95'ine yeni bağlantıyı ulaştırması gerekecek.

4.5G frekanslarının dağıtılmasıyla birlikte 3G hizmetlerinin de kapasitesinin artması bekleniyor. Yani 4.5G kullanılmaya başlandığında 3G'de yaşadığımız bağlantı sorunları da çözülebilir.

4.5G İLE İNTERNET FİYATLARI DÜŞECEK!

CHIP Online Genel Yayın Yönetmeni Cenk Tarhan, Hürriyet'e yaptığı açıklamada 4.5G ile internet fiyatlarının düşebileceğini belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "4.5G ile kullanıcılar internete çok daha hızlı bağlanacağından daha hızlı kota tüketecekler. O nedenle operatörler 4GB internet paketlerini örneğin 6GB'a aynı tarifede çıkararak birim maliyetini kullanıcı için düşürebilir."

PEKİ 5G NE ZAMAN GELECEK?
5G'yi çok yakın bir zamanda kullanmayacağımız kesin. 2018'de testlerinin başlaması beklenen 5G'nin dünya çapındaki kullanımı, 2020'de yaygınlaşacak.

Önemli bir bilgi, dün yapılan ihalenin sadece 4.5G değil, aynı zamanda bir 5G ihalesi olması. Yani katılımcılar, ihalede hem 4.5G hizmetleri, hem de 5G teknolojileri için gerekli izinleri almış oldular. Bir başka deyişle 5G'nin vakti geldiğinde, yeni bir ihale yapılmasına gerek olmayacak.

3G ile hayatımızdan memnun olabiliriz, ancak 4.5G bu memnuniyeti bir adım ileriye taşıyacak. Akıllı telefonumuzla fotoğraf paylaşırken, video izlerken, WhatsApp mesajları gönderirken, görüntülü görüşmeler yaparken hem daha az takılma yaşayacak, hem de daha akıcı, bazı durumlarda daha yüksek kalitede bir tecrübe elde edeceğiz. 4G destekli bir telefonunuz varsa veya almayı planlıyorsanız, 4.5G keyfi için sadece biraz daha bekleyeceksiniz.

Efsane Hacker'lar Serisi-2 ;Ağır Abla Raven Alder

Tüm zamanların en yetenekli bilgisayar korsanlarından biri olarak kabul edilen Raven Alder, yeni jenerasyon kadın hackerlara ilham vermeyi başaran bir bilgisayar dehası. 1992’den bu yana düzenlenen, dünyanın en eski ve prestijli hacking konferansı DefCon’da konuşma yapan ilk kadın unvanıyla hacker dünyasına adını altın harflerle yazdıran Alder, siber alandaki kabiliyetleri ve bir başarı öyküsü olan hayatıyla kendine hayran bırakıyor.

Alder, 1976 yılında ABD’nin Mississippi eyaletinde dünyaya geldi. İlk bilgisayarı, dokuz yaşında sahip olduğu, evde kurulan ve oldukça basit bir bilgisayar modeli olan Intel 8088’di. 14 yaşında liseden, 18 yaşında üniversiteden mezun olmasını sağlayan üstün zekası, henüz dokuz yaşında edindiği bilgisayarıyla da dünya çapında ses getirecek işler yapmasını sağlayacaktı. Üniversite eğitiminin ardından kendine oldukça ilginç bir kariyer yolu çizen Alder dövüş sanatları ustası oldu. Fakat bu tercihi Alder’in siber dünyaya olan ilgisini sekteye uğratmayacaktı. Virginia Tech’te okurken teknik kabiliyetlerini geliştirmeye devam eden Alder, mezuniyet sonrası hayatına bir yandan dövüş sanatları dersleri vererek bir yandan internet hizmet sağlayıcısı mühendisliği yaparak devam etti; ta ki hacker dünyasının ünlü isimleri arasına girmesini sağlayacak altın vuruşunu yapana kadar.

Alder’in mühendislik yaptığı zamanlarda, henüz sıfırıncı gün güvenlik açıklarıyla ilgili tartışmalar gündemde değildi. Çalışmalarını özellikle güvenlik açıkları üzerine yoğunlaştıran Alder bir gün, o zamana kadar hiç kimsenin güvenliğinden şüphe etmediği Apple bilgisayarını uzaktan hackleyebildiğini fark etti. Alder, genel kanının aksine, 0. gün açığı saldırılarının herkesin başına gelebileceğini iddia edip durumu yöneticilerine bildirdiğinde ise olumsuz bir tutumla karşılaştı. Bulduğu güvenlik açığının nasıl kolayca istismar edilebileceğini kodlarıyla birlikte yetkililere iletmeye çalışsa da, hiç kimse güvenliği sorgulanmayan bir Apple ürününün saldırılara açık hale gelebileceği gerçeğine inanmak istemiyordu. Üstelik iletişime geçtiği Apple yetkilileri de Alder’in uyarılarına kulak asmamış ve herhangi bir tedbir almamışlardı. Çalıştığı şirket tarafından, eğer bu meseleyi duyurmaya devam ederse aleyhinde “birkaç milyon dolarlık” tazminat davası açılacağı tehdidine uğrayan Alder, konuyla ilgili sessiz kalmaya zorlansa da gösterdiği çabalar netice vermiş ve dünyanın en prestijli hacking konferanslarından biri olan DefCon’a davet edilen ilk kadın hacker olmuştu.

Kendisinden önce isminin gittiği her yerde, Alder’in o zamanlarda alışık olunmayan “kadın hacker” kimliği, kendisine konuyla ilgili birtakım rahatsız edici soruların sorulmasına neden oluyordu. Öyle ki; “Hem kadın hem hacker olmak nasıl bir duygu?”, “Sizce kadın hackerlar erkek hacklerla mı flört etmeli?” benzeri sorulara sıkça maruz kalan Alder, kendisiyle yapılan her mülakatta bu tutumdan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyordu. DefCon’a henüz katılmadan kendisinden “seksi hacker”, “piliç hacker” gibi uygunsuz tamlamalarla bahsedildiğini duyan Alder, yaptığı konuşmanın başlığını “Hackerlar Kötü İnsanlar Değildir” koymuş ve bu konuşmada kadın hackerları hedef alan cinsiyetçi ve ayrımcı tutumu da eleştirmişti. Böylelikle hem var olan negatif tutumun yumuşamasını sağlamış hem de kendisinden sonra siber alanda büyük işler yapacak kadın hackerların da önünü açmış oluyordu.

Beyaz şapkalı bir hacker olarak tüm kabiliyetlerini siber alanın daha güvenli bir yer olması için kullanmaya adayan efsane hacker, konuyla ilgili yayınlara ve konferanslara katkı sunmaya devam ediyor. Dünyanın farklı yerlerinde siber güvenlik üzerine dersler veren ve saygın şirketlere danışmanlık yapan Alder, kriptografiden Linux güvenliğine kadar geniş bir yelpazede çalışmalarını sürdürüyor.

Efsane Hacker'lar Serisi-1 / ATM Ustası Barnaby Jack

Şarjı 7 Gün Giden İphone

İngiltere menşeili bir şirket, araçlarda kullanılan hidrojen yakıt sistemini iPhone 6'lar için uyarlayarak iphone telefonların batarya ömrünü 1 haftaya çıkarmayı başardı.

Bir çok iPhone 6 kullanıcısı, telefonlarının şarjı 24 saat dayandığında bile şanslı sayılıyor. Ancak hidrojen yakıt hücreleriyle modifiye edilmiş iPhone 6 ile şarjı 1 hafta dayanabilen bir iPhone 6 kullanmak mümkün hale geldi.

Şarjı 1 hafta dayanan iPhone 6!
Bir İngiliz şirketi, iPhone 6'nın bataryasına otomobillerde kullanılan hidrojen yakıt sisteminin küçültülmüş halini entegre etmeyi başardı. Bu sistem sayesinde şirket, modifiye ettikleri iPhone 6'ların şarjlarının 1 hafta dayandığını açıkladı.

Modifiyeli iPhone 6'lar hala şarj edilebilir bir bataryaya sahipler ancak şarj için bir hidrojen kaynağına ihtiyaç duyuyorlar. Bu iPhone 6'ların görünüş olarak normallerinden farkları ise, cihazlarda hidrojen şarjından dolayı açığa çıkan eser miktardaki su için açılmış ufak bir delik ve hücreleri doldurmak için cihaza entegre edilen özel bir şarj yuvası.

Yakında herkes bu sistemi satın alabilecek!
Bu sistemin halka açılması ise modifiye işlemi ve tek kullanımlık hidrojen kaynakları sayesinde olacak. Modifiye edilmiş iPhone 6 sahipleri, alacakları tek kullanımlık kaynakları 1 hafta boyunca telefonlarına takılı şekilde tutacak ve bu şekilde cihazları 1 hafta dayanabilecek.

Bu sistemin gelecek yeni iPhone'larda, hatta diğer akıllı telefonlarda da kullanılabileceği söyleniyor.

Kaynak;

Akıllı Telefonları Hızlı Şarj Etmenin 4 Yolu

Akıllı telefonlarda batarya boyutları, kimi telefonlar için çok fazla problem olabiliyor. Kimi akıllı telefonlar çok hızlı şarj olabilirken, kimi telefonlar ise hem geç şarj olup, hem de hızlı şarj tüketiyor.

Akıllı telefonu hızlı şarj etme - Orijinal şarj aletini tercih edin
Üreticiler akıllı telefonlara uygun aksesuarları, telefonlarla birlikte sizlere verir. Sizlere verilen orijinal şarj aletleri de, akıllı telefonunuzun bataryasını daha uzun yıllar sorun yaşanmadan kullanabilmenizi sağlar.

Farklı şarj aletleri elbette tercih edilebilir. Özellikle daha yüksek amper değeri sunan adaptörler, pilin daha hızlı dolmasında etkilidir. Ancak burada farklı adaptör kullanılacaksa, en azından akıllı telefonunuz ile aynı marka adaptörü tercih etmenizi öneriyoruz.

Akıllı telefon aksesuarları satılan yerlerde 5-20 TL arasında satılmakta olan, bilinmeyen markaların kalitesiz şarj adaptörlerini ise kesinlikle kullanmanızı tavsiye etmeyiz. Haberimizin devamında diğer önerileri görebilirsiniz.

Akıllı telefonu hızlı şarj etme - Telefonunuzu kullanmıyorsanız kapatın
Akıllı telefonunuzu eğer şarj sırasında kullanmıyor ve acil bir bildirim beklemiyorsanız, kapatmanızı öneririz. Zira telefonunuz kapalı olduğunda güç tüketimi en az seviyeye iner ve bu şekilde pil çok daha hızlı şarj olur.

Telefonunuzu kapatamıyorsanız, en azından arka plandaki uygulamaları kapatıp, telefonu uyku modunda bırakarak şarj süresini biraz daha kısaltabilirsiniz.

Akıllı telefonu hızlı şarj etme - Telefon bilgisayar ile hızlı şarj olmaz
Akıllı telefonların hızlı şarj olmasındaki en önemli etkenlerden biri, şarj adaptörüdür. Eğer akıllı telefon, USB aracılığı ile bilgisayardan şarj edilirse, adaptör kullanılmaz ve akıllı telefona daha az güç aktarılır. Bu nedenle bilgisayar yerine normal elektrik prizi aracılığı ile akıllı telefonunuzu şarj etmenizi öneririz.


Akıllı telefonu hızlı şarj etme - Ekran parlaklığını kısın
Eğer şarj esnasında akıllı telefonunuzu kullanmak zorundaysanız, ekran parlaklığını görebileceğiniz seviyede kısmanız, akıllı telefonunuzu daha hızlı şarj etmenizi sağlar. Ayrıca kullanılmayan arka plan uygulamalarının kapatılması da, güç tüketimini etkileyip, şarj süresini kısaltacaktır. Ek olarak çevrimdışı bir işlem gerçekleştiriyorsanız, akıllı telefonunuzu uçak moduna alarak akıllı telefonunuzu hızlı şarj edebilirsiniz.

Akıllı telefonları hızlı şarj etmek için söyleyeceklerimiz bu kadar. Siz de eğer kendi bildiğiniz hızlı şarj yöntemleri varsa, yorum yoluyla paylaşabilirsiniz.

Efsane Hacker'lar Serisi-1 / ATM Ustası Barnaby Jack

Efsane Hacker'lar Serisi-1 / ATM Ustası Barnaby Jack

Tüm zamanların en usta bilgisayar korsanlarından biri olarak kabul edilen Yeni Zelandalı Barnaby Jack’in hikâyesi, 2008 yılında süpermarketler ya da iş yerleri gibi sıradan bir yerde bulunabilecek türden iki ATM’yi satın alıp, Kaliforniya’da yaşadığı apartmana getirmesiyle başlar. 2010 yılına kadar geçen sürede sıkı bir çalışmayla ATM’lerin yazılım kodlarını inceleyen Jack’in amacı, ATM’lerin yazılımında bulunan zayıf noktaları tespit edip, bu zayıflıkların manipüle edilmesi yoluyla internet üzerinden ATM’leri kontrol edip edemeyeceğini anlamaktır.

İki yıl süren çalışmaları süresince Jack, şifre ve seri numarası taleplerini by-pass etmekten bankomat ve kredi kartlarının üzerindeki manyetik şeritler vasıtasıyla banka hesap bilgilerine ulaşıp ATM kullanıcılarının şifrelerini çalmaya kadar pek çok konuda kendini geliştirir. Tüm bu çalışmalar neticesinde adeta bir ATM ustası haline gelen Jack, pek yakında ismini tüm dünyaya duyuracak bir şova hazırlanmaktadır.

Tarihler 2010 yılının Temmuz ayını gösterirken Jack, o yıl Las Vegas’ta düzenlenen Black Hat Briefings adlı konferansa katılır. 1997 yılında DEFCON’un kurucusu Jeff Moss’un girişimiyle başlatılan Black Hat Briefings, özellikle bilgi güvenliğiyle ilgilenen kişileri bir araya getiren bir bilgisayar güvenliği konferansıdır ve Washington D.C.’den Tokyo’ya, Amsterdam’dan Abu Dabi’ye kadar dünyanın pek çok yerinde düzenli olarak gerçekleştirilmektedir. Konferansta sahneye çıkan Jack, yalnızca bir telefon modemi vasıtasıyla bir ATM’ye bağlanıp, şifre kullanmadan makinadaki tüm parayı çekmeyi başarır. Bilgisayar teknolojileri literatürüne “Jackpotting” olarak geçecek bu başarısı büyük yankı uyandırır. Konferans sonrasında kendisine uzatılan mikrofonlara ise şöyle seslenecektir:

“Buradaki amacım insanlara bir modem vasıtasıyla ATM’lere sızıp nasıl para çalacaklarını göstermek değil. Amacım, ATM sistemlerinde bulunan açıkların nelere yol açabileceğini göstermek ve bu açıklıkların kapatılması için gereken önlemlerin alınmasını sağlamak.”

Tıpkı hedeflediği gibi, Jack’in gösterisinden sonra ATM güvenliği konusu, ilk kez ATM’lerin fiziksel güvenliğinin yanı sıra yazılım güvenliği bağlamında da tartışılmaya başlandı.

Ünlü Black Hat gösterisinden bir yıl sonra, 2011 yılının Ekim ayında, McAfee FOCUS’un Las Vegas’taki konferansında yeniden sahne alan Jack, çok daha ilginç bir sunum hazırlamıştır. Jack’in hedefinde bu kez, diyabet hastalarının vücutlarındaki insülin dengesini kontrol etmek için vücutlarına küçük bir hortumu yapıştırarak kullandıkları, tıbbi bir cihaz olan “insülin pompası” vardır. Gösteri sırasında kablosuz internet aracılığıyla diyabetik bir arkadaşının üzerindeki insülin pompasını hacklemeyi başarır. Bunun yanı sıra, sadece yüksek kazançlı anten kullanarak, seri numarasını bilmesine bile gerek kalmadan insülin pompasındaki verileri de kontrol eder. Bundan dört ay sonra, Şubat 2012’de San Francisco’da düzenlene RSA Security Conference’da yeniden sahne alan Jack, bu kez 90 metre uzaklıktan insülin pompalarını hacklemeyi başarır.

Kariyerine 21 yaşında Network Associates, Foundstone ve eEye Digital Security gibi firmalarda araştırma mühendisi olarak başlayan Jack, Juniper Networks’ten McAfee’ye kadar pek çok firmanın bilgisayar güvenliği danışmanı olarak çalışma hayatına devam etti. Son olarak IOActive’de Gömülü Cihaz Güvenliği bölümünün direktörlüğünü yürüten Jack, 25 Temmuz 2013’te San Francisco’daki evinde aşırı dozda uyuşturucu kullanmaktan hayatını kaybetti.
Kaynak;

Telefonlarımızın Olmazsa Olmazları Nelerdir?

Hepimiz öyle yada böyle bir akıllı telefona sahibiz. Kimimiz iphone kullanırken kimimiz Samsung kullanıyor. Son zamanlarda insanların elinde HTC marka, LG marka gibi telefonlar görmekte mümkündür.

Bir önceki yazımızda telefonlarımızın kılıfları ile ilgili bir yazı okumuştunuz. Şimdi bu yazımızda da telefonlarımızın başka nelere ihtiyacı var, telefonlarımızın olmazsa olmazları nelerdir, daha doğrusu telefonlarımızın nezdinde bizim telefon kullanırken nelere ihtiyacımız var bunları yazmak istedim.

Kulaklık;
Akıllı telefonlarımızı bazen müzik dinlemek için, bazen de internetten video izlemek için kullanırken en çok ihtiyacımız olan şeylerden birisi de kulaklıktır. Günümüzde bir vine çılgınlığı olduğunu da göz önünde bulundurursak kulaklık şart gibi görünüyor. Konuşma rahatlığını ve konforunu arttırmak adına da kulaklıklar oldukça tercih ediliyor.
Ben kulaklık kullanmayı pek sevmesem de sabah işe gelirken, akşam eve giderken serviste, hafta sonları yürüyüş ve koşu yaparken müzik dinlemek için kulaklık kullanıyorum.
Akıllı telefonlarımızın olmazsa olmazlarından birisi kulaklıklardır.

Ekran Koruyucu;
Telefonunuzu ilk elinize aldığınız anı hatırlayın. Hatırı sayılır  bir miktar para ödediniz ve neredeyse tutmaya kıyamıyorsunuz. Hal böyle olunca en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden birisi de telefonumuzun ekranını çizilmelere ve diğer etkenlere karşı koruyan ekran koruyucu jelatinlerdir.Uzun bir süre telefonunuzu kullanıp üzerindeki ekran koruyucu filmin nasıl zarar gördüğünü fark eder ve '' iyi ki de bu ekran koruyucu film ile telefonumun ekranını kaplamışım'' dersiniz.

Çünkü telefonumuzu bazen kot pantolonumuzun arka cebine, bazen anahtarların ve bozuk paraların olduğu cebimize koyarız ve bu da metal ile etkileşimde olan telefonumuzun kasasında ve ekranında çizikler meydana getirir.

Ekran koruyucu film telefonumuzun olmazsa olmazlarındandır.

Yedek Batarya;
Akıllı telefonların en büyük dertlerinden birisi de şarj problemidir. Her gün akşam ve hatta bazı günler iş yerinde gün arasında bile telefonumu şarja taktığım zamanlar oluyor. Hal böyle olunca yedek bataryaya kaçınılmaz derecede ihtiyaç duyuluyor. Telefonunuzun mutlaka bir yedek bataryası olmalı ve acil olmadığı sürece bu yedek bataryayı kullanmayınız. Mevcut telefonunuzda takılı bataryayı şarj etmeye çalışın. Çünkü tecrübeyle sabittir ki, yedek bataryaya güvenerek yola çıktığımda hep şarjım bitmiştir. Bazı telefonlarda batarya değiştirmek gibi bir durum söz konusu olmuyor. Bunun için de aparatlı yedek bataryaları tercih edebilirsiniz.
Yedek batarya telefonlarımızın olmazsa olmazlarındandır.

Eğer sizin de telefonlar için olmazsa olmaz diye düşündüğünüz aksesuarlar varsa yorum yazarak yazıya katkıda bulunabilirsiniz.


Akıllı Telefon Aldın, Peki Ya Kılıf!

Günümüzde akıllı telefon kullanmayan kalmadı desek yanlış bir söylemde bulunmuş olmayız. Akıllı telefonlar hayatımızın her bir anına hükmetmeye başladılar. Hesaplarımızı, kitaplarımızı, interneti, facebook'u twitter'ı, sosyal medyası, haber takip etmesi derken hayatımıza iyice yerleşen akıllı telefonlar neredeyse bedenimizin bir parçası haline geldiler.

Telefon olmadığı zamanlarda eksikliğini bir hayli hisseder olduk.

Akıllı telefonlar her zevke hitap eden, her keseye uygun fiyat ve özelliklerde olup, evde, işte, sokakta ve hatta yatakta bile yanımızdan ayırmadığımız cihazlardır.

Akıllı telefonlar ile birlikte konuşmak eylemi de neredeyse hükmünü yitirecek safhaya geldi. Artık konuşmuyor sadece anlık mesajlaşma ve sosyal medya üzerinden yazışma işlemlerini yapıyoruz.

Akıllı telefon alırken telefon kadar rağbet gören ise aksesuarlarıdır. Yeni bir telefon aldığımızda mutlaka ekranı çizilmelere karşı koruyacak bir şeffaf bant yapıştırıyor ve olmazsa olmaz aksesuarlardan kılıfı almadan mağazadan çıkmıyoruz.

Kılıf konusunda o kadar çok çeşit mevcut ki insan hangi kılıfı seçeceğine karar vermekte bir hayli zorlanıyor. Zevkinize göre, tarzınıza göre bir telefon kılıfı bulmak artık mağazalara gitmeden de mümkün hale geldi. İnternette bir tık uzağımızda istediğimiz renk, ebat, ölçü ve tarzda kılıflar bulmak ve hatta istediğimiz deseni kendimizin belirlemesi gibi bir olanak ile çok kolaydır.

Yapılan bir araştırmaya göre en çok kılıf kullanmayı tercih eden kişiler Samsung marka telefon kullanıyor. Hiç kılıf kullanmayı tercih etmeyenler İphone kullanıcıları oluyor. Kılıf genel de kadınlar için vazgeçilmezdir. Neredeyse kılıf olmadan telefonu ellerine dahi almazlar.

Tabi hal böyle olunca etrafımızdaki insanlara özel günlerinde kitap, çerçeve hediye etme dönemi yerini kılıf hediye etme dönemine bırakmış bulunuyor.

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımın doğum günü olması nedeniyle bir hediye arayışına girdim. Nasıl bir hediye alacağıma karar vermek hiç zor olmadı. Tabiki bir cep telefonu kılıfı almalıydım. İşte seçim işi bundan sonra zorlaştı. Çünkü o kadar çok çeşit vardı ki, hangisini tercih edeceğime çok zor karar verdim.

Arkadaşımın telefonu Galaxy Note Edge marka bir telefondu. İlk önce internette Note edge kılıf şeklinde aramalar yaparak uygun bir seçenek bulmaya çalıştım. Sonunda aradığım kılıfı buldum. Galaxy serileri için özel olarak tasarlanmış olan Case Thor Serisine ait bir kılıf aldım.

Doğum gününe katıldığımda aynı benim gibi düşünen ve arkadaşıma Galaxy Note Edge kılıfı alan 3 arkadaşım daha vardı. Neyseki renkler konusunda pişti olmamıştık.

Eğer sizde doğum günü veya özel bir günü olan arkadaşınıza ne hediye alacağınızı araştırıyorsanız. Kılıf uygun ve makul bir seçenek olacaktır.

Sizlere tavsiyem alacağınız kılıfların telefonlara uygun olmasına dikkat etmenizdir. Uygun olmayan kılıfların kullanılması sonucu telefon kasanızda kasılmalar ve açılmalar meydana gelebilir.

Sadece kapaklı bir kılıf tercih edecekseniz problem yok.

Cep telefonu alırken mutlaka yanında bir kılıf almayı ihmal etmeyin. Mağazalarda pahalı gelirse, internetten kolayca uygun fiyatlı kılıflar bulabilirsiniz.

İyi bloglamalar,


Mesafeler engel değil sevdiklerine "merhaba" demeye!

Sevdiklerimiz her zaman yüz yüze görüşebilecek kadar yakınımızda olamıyor. Sesini duymak, bir haber almak için teknolojinin nimetlerinden faydalanmak gerekiyor.
Birçoğumuz biliyoruz ki, sevdiklerimizle görüşmek için bize ücretsiz fırsatlar sunan çeşitli uygulamalar var. Bu uygulamalar sayesinde sadece mesaj değil, sesli ve hatta görüntülü aramalar yapabiliyoruz. Ancak bu uygulamanın her iki tarafta da yüklü olması gerekiyor. Çok fazla uygulama seçeneği var ve sevdiklerimiz ne kullanıyorsa biz de ona göre farklı uygulamalar yüklüyoruz. İşte bu sorunu çözmek için yola çıkan LINE’ın geliştirdiği LINE Premium Call özelliği ile tüm sevdiklerinize tek bir platformdan çok uygun fiyatlara ulaşabiliyorsunuz. Öyle ki yurtdışını aramanın dakikası 2 kuruşa kadar iniyor. Nasıl diye sorarsanız hemen sizi tanıştıralım.
Telefonunuzda LINE yüklü ise ayrı bir uygulama yüklemeniz ya da abone olmanız gerekmiyor.
LINE indirmek için: http://line.me/tr/download
LINE Premium Call nedir?
LINE Premium Call internet üzerinden çok düşük fiyatlara telefon görüşmesi yapmanızı sağlayan bir servis. Aramak istediğiniz kişinin interneti yoksa ya da LINE uygulamasına sahip değilse LINE Premium Call üzerinden hem sabit hem de cep telefonlarına arama yapabiliyorsunuz.
Yurtdışı: Dünyanın dört bir yanından sevdiklerimizi telefonunda LINE yüklü olsa da olmasa da ya da interneti olsa da olmasa da mobil cihazınızdan kolaylıkla ve ucuz bir şekilde arayabiliyorsunuz.
Yurtiçi: Online yollarla ulaşamadığımız arkadaşlarımızı da LINE Premium Call ile ister cepten ister ev telefonundan arayabiliyoruz.

LINE Premium Call nasıl kullanılır?
LINE Premium Call kullanabilmek için öncelikle kredi yüklemesi yapmanız gerekiyor. Eğer krediniz yoksa merak etmeyin, LINE’ın yakın tarihte bir etkinliği olacak ve katılarak ücretsiz kredi kazanabileceksiniz. Ayrıntılarını yazının devamında okuyabilirsiniz.
Şu anda en düşük 200 kredi yüklenebiliyor ancak rakam gözünüzü korkutmasın, yalnızca 4,29 TL ödüyorsunuz ve yurtdışındaki sevdiklerinizle uzuuun uzun sohbet edebiliyorsunuz.
Kredi satın almak ya da mevcut kredinizi görmek için Ayarlar menüsünü kullanabilirsiniz.

Kredinizi satın aldıktan sonra arama yapmak istediğiniz kişiyi seçip doğrudan arayabilirsiniz. Ya da ülke kodu tercihi yapıp numarayı girerek arayabilirsiniz. Ayrıca her aramadan önce aramanızın ne kadar ücretlendirileceği ekranın altında bilgi olarak gösteriliyor.

Geçmiş aramalarınızın listesi de Premium Call menüsü altında görüntülenebiliyor.
LINE Premium Call Fiyatları nedir?
LINE sabit hat ve cep telefonlarına arama yapma imkanı sunan diğer servislere göre en uygun tarifeyi sunuyor. Döviz kuruna göre fiyatlar değişebilse de yaklaşık ücretler şöyle:

“seviyorum” de sevdiklerinle LINE Premium Call’dan ücretsiz 200 dakikaya kadar arama kazan!
LINE’ı yükleyerek ve 28 Ocak - 1 Şubat tarihleri arasında yapılacak etkinliğe katılarak 200 dakikaya kadar (arayacağınız ülkeye, sabit hat ya da cep telefonuna göre küçük farklılıklar gösteriyor) kullanabileceğiniz 200 LINE Premium Call kredisi kazanıyorsunuz. Etkinliğe katılmak için ise yapmanız gereken çok kolay;
  • LINE Türkiye resmi hesabından bilgilendirme mesajı geldiğinde “seviyorum” yazıp mesaj olarak yanıtlamak
Etkinliğe katıldıktan sonra krediniz otomatik olarak hesabınıza yükleniyor. Yüklenen kredinizi LINE-> Diğer/Daha Fazlası-> LINE Premium Call’a girerek takip edebilirsiniz.
Eğer LINE’da telefon numaranızı kayıt altına almadıysanız, LINE’ın yönlendirme mesajıyla, önce numaranızı kayıt altına alıp, sonra da “seviyorum” diyerek etkinliğe katılabiliyorsunuz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Akıllı gözlüklere sinema yasağI

Google Glass benzeri akıllı gözlüklere artık sinemaya gidilemeyecek.

Amerikan Sinema Filmleri Derneği ( Motion Picture Association of America ,MPAA) ve Ulusal sinema salonları sahipleri derneği (National Association of Theatre Owners ,NATO) korsan film savaşındaki önlemlerini güncelledi. Bundan sonra bilinen kayıt cihazları dışında kayıt yapabilen giyilebilir cihazlar da sinema salonlarında yasaklanacak. Yapılan açıklamaya göre bu tür bir cihaza sahip olan sinema severler bu cihazları kapatıp çantasına koymak sureti ile salonlara girebilecekler.

MPAA’nın kayıt cihazları karşısındaki sıfır tolerans politikası bu güncellemeyi zorunlu hale getirdi. Yapılan açıklamaya göre video kaydı yapabilen tüm cihazlar sinema salonlarında yasaklanmalı. Bu esasında oldukça önemli bir gelişme. MPAA sonuçta oldukça büyük bir lobi. Öyle ki Paramount Pictures, Warner Bros., Sony Pictures Entertainment, Walt Disney, Universal ve 20th Century Fox gibi dünaynın en büyük film stüdyoları bu lobiyi oluşturuyor. Ulusal sinema salonları sahipleri derneği de Amerika birleşik devletlerinde sahip oldukları 32 000 sinema salonları ile de büyük bir güç oluşturuyor.


Windows 9 değil Windows 10 !


Microsoft'un yeni nesil işletim sistemi bu gece tanıtıldı. Ancak beklenenin aksine işletim sisteminin adı Windows 9 değil Windows 10 oldu!

Microsoft, San Francisco'da düzenlediği etkinlikte Windows 9'u atlayarak Windows 10'un perdesini araladı. Böylece bir sonraki nesil Windows, sürpriz ismiyle resmi olarak ilk kez ortaya çıkmış oldu.

Microsoft'tan Terry Myerson, yeni Windows'un "önce-mobil, önce-bulut" dünyası için baştan yapılmasının gerektiğini söylerken, Windows 10'un eskisinden daha da çok cihazda kullanılabilir hale geleceği açıklandı. Bir süredir Microsoft'un üzerinde çalıştığı düşünülen her platform için tek Windows uygulama mağazasının gerçeğe dönüşeceği de kesinleşti.

Myerson, Windows 10'u "gelmiş geçmiş en kapsamlı platformumuz" olarak adlandırıyor. Microsoft'un Windows 8 ve 8.1'in ardından Windows 9'u neden atladığı ise henüz bilinmiyor. Windows 10'un bir önizleme sürümü, önümüzdeki ay hazır olacak. İşletim sisteminin tamamlanması ise şu anki planlara göre 2015'in ilkbahar aylarını bulacak.



WINDOWS 10 HER CİHAZDA ÇALIŞACAK
Yeni Windows tablet, telefon, televizyon, bilgisayar ve hatta phablet dahil birçok farklı cihazın çalıştırabileceği bir işletim sistemi olacak. Daha da önemlisi bu cihazlar için tek bir uygulama mağazası olacak ve örneğin bilgisayarınızda indirdiğiniz uygulamayı aynı şekilde telefonunuzda da istediğiniz taktirde yükleyebileceksiniz.

BİR UYGULAMA HER CİHAZDA ÇALIŞACAK
Geliştiriciler geliştirdikleri uygulamaları örneğin telefon için hazırladıklarında bu uygulamalar televizyon, tablet gibi farklı platformlar altında da çalışabilecek ve böylece yazılımcı çok daha geniş kitlelere kısa sürede ulaşabilecek. Windows 8 uygulamaları sadece dokunmatik arayüzde değil, klavye ve fare ile de uyumlu çalışacak.



CİHAZA ÖZEL ARAYÜZ
Örneğin klavye ve farenin bulunduğu bir bilgisayarı kullanıyorken, Windows 10 size klasik bir masaüstü arayüzü sunacak. Ancak eğer tablet kullanıyorsanız, işletim sistemi tablet moduna geçerek klavyeyi devre dışı bırakacak ve tamamen dokunmatik arayüze odaklı bir görünüme geçecek.

BAŞLAT MENÜSÜ GERİ DÖNDÜ
Windows 10'un arabiriminde dikkat çeken en önemli özellik klasik masaüstü görünümünün korunmuş olması. Özellikle Windows 7 ile olan benzerliği dikkatlerden kaçmıyor. Daha da önemlisi ise Başlat menüsünün sabit bir şekilde yine sol alt bölmede kendine yer bulması denilebilir.

2015'İN ORTASINDA KULLANICIYLA BULUŞUYOR

Windows 10 ismini taşıyan Microsoft'un yeni işletim sistemi 2015 yılının ortalarına doğru kullanıcılara sunulmuş olacak. Bu akşam tanıtılan Windows henüz test aşamasında olduğundan, Microsoft Windows 10'u deneyen geliştiricilerden geri bildirim alarak yeni işletim sistemindeki pürüzleri gidermeye çalışacak.

iPhone 6'yı Türkiye'den mi yurtdışından mı almalı?

iPhone 6 ve iPhone 6 Plus dün itibariyle ABD başta olmak üzere İngiltere ve Japonya dahil bazı ülkelerde satılmaya başladı. Türkiye'de ise satışlar 26 Eylül'de başlıyor. Kullanıcıların aklındaki soru ise şu: iPhone 6'yı yurtdışından almak mı daha keseye uygun yoksa Türkiye'den mi? Gelin, bu soruya birlikte yanıt arayalım.

Türkiye'de 2 bin 349 TL'den başlayan fiyatlarla satışa sunulacak olan iPhone 6'lar özellikle ABD'den çok daha uygun fiyatlarla alınabiliyor. Örneğin 2 bin 349 TL'ye 16 GB iPhone 6 alınabilirken, aynı cihazı ABD'den 773 TL daha ucuza alabiliyorsunuz. Benzer şekilde 64 GB'lık bir iPhone 6'yı ABD'den 830 TL daha ucuza satın alabilmek mümkün.

Ancak Almanya ve İngiltere'deki iPhone fiyatlarının Türkiye'deki fiyatlardan pek bir farkı olmadığı gibi, yer yer bu ülkelerdeki iPhone modellerinin fiyatlarının Türkiye'deki fiyatlardan da yüksek olduğu göze çarpıyor.

iPhone 6, iPhone 6 Plus ve Apple Watch

Apple'ın sayısız fotoğrafı internete sızan yeni telefonu iPhone 6 nihayet tanıtıldı. Ancak iPhone 6 yalnız gelmedi; tahmin edildiği gibi daha geniş ekranlı modeli iPhone 6 Plus da ortaya çıktı. Apple'ın son bombası ise yıllardır iWatch olarak anılan akıllı saatini dünyaya duyurmasıydı; ancak bir farkla... Cihazın ismi iWatch değil Apple Watch oldu. İşte Apple'ın yeni oyuncakları, özellikleri, çıkış tarihleri ve fiyatları...

Apple geçen yıl olduğu gibi iki farklı iPhone modeliyle geldi. Ancak bu kez daha düşük bütçeli iPhone 5C tipi bir telefon yerine biri 4.7 diğeri ise 5.5 inç ekran genişliğinde iki yeni iPhone oldu. Küçük ekranlı olan model iPhone 6, daha geniş ekranlı model ise iPhone 6 Plus olarak isimlendirildi.

4.7 inç ekran boyutuna sahip iPhone 6 1344x750 piksel ekran çözünürlüğüne ulaşırken, iPhone 6 Plus ise 5.5 inç'lik ekranı ile birlikte 1920x1080 piksel çözünürlüğü destekliyor. Geçen yıl satışa sunulan iPhone 5S'nin 1136x640 piksel çözünürlüğüne kıyasla yeni iPhone'ların çözünürlüğü oldukça artmış durumda.

Mevcut iPhone'ların 4 inç'lik ekranı için geliştirilen uygulama ve oyunlar ise daha geniş ekrana sahip yeni iPhone modelleriyle uyumlu olarak çalışacak ve kullanıcılar herhangi bir sıkıntı yaşamayacak.

iPhone 6 Plus ile birlikte iPhone'lar artık ilk kez yatay ekran modunda da kullanılabilecek. Örneğin iPhone ana menüsündeyken telefonu yatay konuma getirirseniz cihazın ekranı yatay görüntü moduna geçecek. Bu iPhone'lar için bir ilk...

4.7 inç'lik iPhone 6 6.88 milimetre, iPhone 6 Plus ise 7.11 milimetre kalınlığında. iPhone 5S'nin inceliğinin 7.6 mm olduğu düşünüldüğünde Apple'ın en ince iPhone'larının iPhone 6 ve iPhone 6 Plus olduğunu söyleyebiliriz.

Yeni iPhone'ların bir diğer önemli özelliği ise A8 işlemci kullanması... Apple'a göre iPhone 6 ve iPhone 6 Plus'ta kullanılan A8 işlemci, A7 işlemci kullanan mevcut iPhone'lara kıyasla yüzde 50 oranında daha hızlı çalışıyor.

iPhone 6 ve iPhone 6 Plus'ta 8 megapiksel dahili kamera yer alıyor. iSight arka kamera ve ön yüzde bulunan kamerada f/2.2 diyafram açıklığı mevcutken, iPhone 6 ve iPhone 6 Plus'ın kameraları arasındaki en büyük fark ise şu: iPhone 6’da dijital görüntü sabitleme, iPhone 6 Plus’ta ise optik görüntü sabitleme özelliğinin yer alması...

Yeni iPhone'larda bulunan M8 hareket işlemcisi sayesinde artık bisiklete binerken veya koşu yaparken kayıt tutabilecek ve kat ettiğiniz mesafeyi anbean görebileceksiniz.

Peki iPhone 6 ve iPhone 6 Plus'ın fiyatları ne olacak?

ABD için 2 senelik kontratlı olarak açıklanan ilk fiyatlar ise şöyle:

iPHONE 6 FİYATLARI

16 GB iPhone 6: 199 dolar
64 GB iPhone 6: 299 dolar
128 GB iPhone 6: 399 dolar

iPHONE 6 PLUS FİYATLARI

16 GB iPhone 6 Plus: 299 dolar
64 GB iPhone 6 Plus: 399 dolar
128 GB iPhone 6 Plus: 499 dolar

Böylelikle ilk kez 32 GB'lık bir iPhone modeli ortaya çıkmamış oldu. Bunun yerine artan depolama ihtiyacını dikkate alan Apple, yeni iPhone'larında kapasiteyi 128 GB'a kadar çıkardı. Şimdi gelelim iPhone 6'nın Türkiye fiyatlarına...

İşte Türkiye fiyatları
iPHONE 6 FİYATLARI

16 GB iPhone 6: 2 bin 349 TL
64 GB iPhone 6: 2 bin 649 TL
128 GB iPhone 6: 2 bin 949 TL

iPHONE 6 PLUS FİYATLARI

16 GB iPhone 6 Plus: 2 bin 649 TL
64 GB iPhone 6 Plus: 2 bin 949 TL
128 GB iPhone 6 Plus: 3 bin 249 TL

iPhone 6 önsipariş ile birlikte 12 Eylül itibariyle satın alınabilecek. 114 ülkede yılsonuna dek satışa sunulması beklenen yeni iPhone'lar ilk olarak ABD, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere 9 ülkede 19 Eylül'de kullanıcılarla buluşacak. Cihazın Türkiye'de satışa sunulacağı tarih ise 26 Eylül...

Böylece Apple Store'un açılmasıyla birlikte yeni iPhone modeli için Türk tüketicilerin aylarca beklemesine gerek kalmadı ve dünyada 19 Eylül'de satışa sunulan yeni iPhone'lar sadece bir hafta sonra Türkiye'de olacak.

Apple yeni iPhone'larıyla birlikte iki yeni teknolojiyi de duyurdu. Artık NFC teknolojisini de destekleyen yeni iPhone'lar ile birlikte Apple Pay, kredi kartlarını kendi içinde güvenli bir şekilde saklayacak. MasterCard, Visa ve American Express ile anlaşan Apple'ın bu uygulaması iPhone 6 ve iPhone 6 Plus tarafından destekleniyor.

Apple, güvenlik ve gizlilik açısından da çeşitli önlemler almış durumda. Apple Pay ile yaptığınız ödemelerde Apple, sizin ödemeyi nerede yaptığınızı ve ne kadarlık bir ürün ya da hizmet aldığınızı bilmeyecek. Yani bu süreç gizli kalacak ve Apple sadece bir ödeme aracı olarak hizmet verecek.

iOS 8 hangi cihazlara indirilebilecek
iOS 8, 17 Eylül itibariyle tüm iPhone kullanıcılarına sunulacak. iOS 8'i destekleyen telefon ve tablet modellerine gelince...

iPhone 4S
iPhone 5
iPhone 5C
iPhone 5S
5. nesil iPod Touch
iPad 2
iPad Retina
iPad Air
iPad Mini
iPad Mini Retina

iwatch değil Apple Watch
Apple'ın iki farklı iPhone'u dışındaki asıl sürprizi ise Apple Watch oldu. Yıllardır beklenin aksine cihazın isminin iWatch değil de Apple Watch olması ise şaşkınlık yarattı. Peki iWatch'un teknik özellikleri nasıl? Fiyatı ne olacak?

Apple Watch
Apple'ın CEO'su Tim Cook'un "kapsamlı bir sağlık ve egzersiz cihazı" olarak tanımladığı Apple Watch Digital Crown adını verdiği özel kadranı sayesinde kullanıcıların görüşlerini engellemeden ekran üzerinde gezinmesini ve yakınlaştırma yapmasını mümkün kılıyor.

İki farklı ekran boyutuyla gelen Apple Watch için üç farklı kaplama seçeneği bulunuyor.

Apple Watch’un ekranı çizilme ve darbelere karşı dayanıklı olan safir kristal ile kaplanmış.

Apple Watch’da yerleşik jiroskop, kalp atış hızı sensörü ve Taptic Engine adını taşıyan özel bir sensör bulunuyor. Taptic Engine sayesinde Apple Watch ekran üzerindeki hafif bir dokunuş ve sert bir bastırma arasındaki farkı algılayabiliyor.

Sert dokunuşlar Apple tarafından Force Touch olarak adlandırılırken, Apple Force Touch’ı fareyle sağ tık yapmanın akıllı saatlerdeki karşılığı olarak tanımlıyor. Apple Watch endüktif kablosuz şarj özelliği bulunuyor.

Apple Watch ile kullanıcılar mesajlarını saatleri üzerinden okuyabilecek, sesli komutları yerine getiren dijital asistan Siri'yi de kullanabilecek.

Ancak Apple Watch'un yapabildikleri sadece mesajları okumaktan ibaret değil elbette. Kullanıcılar harita yönergelerini, iPhone'larındaki şarkıları ve hatta hava durumunu yine saatleri aracılığıyla erişebiliyor.

Bunun dışında ses tanıma ve emoji'ler yoluyla cevap gönderebiliyorsunuz. Yazı yazabileceğiniz bir klavye sunulmuyor.

İsterseniz kalp ritminizi de arkadaşınıza gönderebiliyorsunuz. Bunu yaptığınızda karşı taraf, kalp ritminizle eşleşen bir titreşim hissediyor.

Apple Watch ile tweet atabilmek de mümkün olacak. Özellikle Twitter'ın sıkı takipçileri için bu özellik oldukça kullanışlı olacak gibi görünüyor.

Apple Watch, Apple Watch Sport ve Apple Watch Edition olmak üzere üç model tanıtıldı. Saat, iPhone 6, iPhone 6 Plus, IPhone 5, iPhone 5C, ve iPhone 5S'le çalışabiliyor. Apple Watch'ın fiyatı 349 dolardan başlıyor.


Yatay ekranda telefon klavyenizi küçültün!

Telefonunuzu yan çevirdiğinizde klavyenin tüm ekranı kaplaması sizi rahatsız mı ediyor?

Eğer (root'lu) bir Android kullanıcısıysanız, bir yazı ekranında telefonunuzu yan çevirdiğiniz zaman yazı alanının bütün ekranı kapladığının büyük ihtimalle farkındasınızdır. Eğer bu durumdan hoşnut değilseniz de, bu problemi çözmeniz için basit bir yöntem bulunuyor:

Xposed modüllerinden birini telefonunuza yüklemek.
Disable Fullscreen Keyboard adlı Xposed modülünü yüklediğiniz zaman, yazı yazdığınız bölümün normal boyutlarda kalabilmesini sağlıyor. Ancak bu modülü akıllı telefonunuza yüklemek için öncelikle telefonunuza Xposed Framework'ü yüklemeniz gerekiyor (root gerekli).

Framework'ü telefonunuza yükledikten sonra, modülü yükleyebiliyorsunuz ve bu yüklemenin ardından telefonunuzu baştan başlatmanız gerekiyor.
Bu modülde belirlemeniz gereken bir ayar bulunmuyor. Bir kez modülü aktif hale getirdikten sonra, otomatik olarak yazı girişi bölümünün boyutu küçülüyor.

Mesajlaşma uygulamalarında bunun anlamı, mesaj geçmişinizin daha büyük bir bölümünü görebilmeniz anlamına geliyor. Tabii ki bu modül başka uygulamalarda da işe yarıyor. Ayrıca modül, SwiftKey, Swype ve Google Keyboard gibi diğer klavyelerde de işe yarıyor.


Sıralamada HTTPS'nin Önemi

Geçtiğimiz günlerde Google, HTTPS yani SSL sertifikasının aramalarda önem arz edeceğini duyurdu. Bir çok web tasarım ve teknoloji sitesinde Google'ın bu hamlesi ile Pagerank değerlerimizin değişeceği, güvenli bağlatı kullanan sitelerin aramalarda üst sıralara çıkacağını okuduk / okudunuz.

Dilerseniz herşeye baştan başlayıp ilk önce HTTPS nedir, SSL nedir bunu cevaplayalım.

HTTPS Nedir?
SSL Nedir?
Bir çok sitenin adresinde www. dan önce HTTP geldiğini görürsünüz. Bunun açılımı Hypertext Transfer Protocol demektir. Türkçeye çevirecek olursak Veri Aktarma Protokolü diyebiliriz. HTTPS ise Hypertext Transfer Protocol Secure yani Güvenli Veri Aktarma Protokolü şeklindedir.

Yani HTTPS ile başlayan sitelerin veri aktarım işini, veri transferi işlemini güvenli bir şekilde yaptığını anlatır.

HTTPS bağlantısı edinebilmek için SSL sertifikası almamız gerekir. Bu ücretli bir işlemdir. Sanırım bu işlemin ücretli olduğunu aktardığımız andan itibaren Google'ın neden HTTPS'de ısrar ettiğini anlamışsınızdır.

İnternetin ve Teknolojinin etinden, sütünden, derisinden faydalanan Google yine para kazanabileceği bir işe girişiyor ve alternatifsiz internet devi olarak tüm internet kullanıcılarını buna mecbur ederek para kazanmayı hedefliyor olabilir.

SSL sertifikası ise para ödeyerek satın aldığınız bir hizmetin adresinizin yanında güvenli olarak görünmesinden ibarettir.

Bu SSL sertifikasını ve HTTPS uzantısını e-ticaret siteleri, ödeme alan siteler kullanır. Bunun amacı da ödeme yapmak için girdiğimiz kredi kartı yada başka bilgilerimizin güvenlikli bir şekilde korunması içindir.

İnternetten alış veriş yaparken dikkat edilmesi gereken en büyük husus sitenin başında HTTPS olup olmadığıdır.

HTTPS'nin SEO'ya Etkisi Nedir?
HTTPS bu güne kadar SEO konusunda hiç bir etki de bulunmuyordu. Sadece yukarıda da belirttiğim gibi ödeme işlemlerinde güvenliği sağlıyordu.

Ancak Google'ın bu son açıklamasından sonra  anlıyoruz ki, SSL sertifikası kullanan siteler SEO konusunda ayrı bir önem arz edecektir.

Bu güne kadar HTTPS'nin sitelerimize olumlu ve olumsuz olmak üzere 2 adet etkisi bulunuyordu.

1-) Sitemizin başında HTTPS'yi gören kullanıcılar, bunun ne manaya geldiğini bilenler sitemize güvenle yaklaşıyordu.
2-) HTTPS ile başlayan siteler HTTP ile başlayan sitelere göre biraz daha geç açılıyor. Yani sitemizin açılış hızını düşürüyor.

Google'ın yaptığı açıklamadan anladığımız kadarıyla HTTPS artık bir sıralama faktörü olarak kullanılacak.

Google bir süre önce tüm servislerini Gmail başta olmak üzere HTTPS bağlantısına kavuşturmuş ve bunun öneminden bahsetmişti.

Google şöyle bir açıklama yaptı;
“ For now it’s only a very lightweight signal — affecting fewer than 1% of global queries, and carrying less weight than other signals such as high-quality content — while we give webmasters time to switch to HTTPS. But over time, we may decide to strengthen it, because we’d like to encourage all website owners to switch from HTTP to HTTPS to keep everyone safe on the web.”


Yani HTTPS ile başlayan bağlantıların sıralamada %1 gibi bir oran da etki edeceğini söylüyor. Özgün içeriğin, kaliteli içeriğin daha fazla önem arz ettiğinin altını çiziyor. İlerleyen zamanlarda bu %1'lik önemin artacağını ve insanların HTTPS'ye geçmeleri için teşvik edileceği açıklanıyor.

Google Neden HTTPS'ye Önem Vermeye Başladı?
Google internetin en çok kazananı ve en büyüğü olarak bazı önlemler almak zorundadır. Her internet kullanıcısının bir Gmail hesabı olduğunu düşünürsek, HTTPS ile başlamayan bir Gmail hesabının ele geçirilmesi daha muhtemeldir. Bir çok internet kullanıcısı internetteki tüm şifrelerini aynı yapmaktadır. Yani Gmail hesabının şifresi ile bir başka üyelik gerektiren hizmetin şifresi aynı olabiliyor. Daha açık şekli ile bir kullanıcının şifresi ele geçirildiğinde Gmail hesabı da ele geçirilebilir. Geçtiğimiz günlerde Rus hackerların yaptığı bazı hamleler Google için ürkütücü olmuş olabilir.

Bir diğer sebebi ise yine yukarıda bahsettiğim maddi sebeptir. SSL sertifikası yani HTTPS bağlantısı ücretli olarak satılmaktadır. Bunun için dünya üzerinde satış yapan onlarca site vardır. Bunların en başında gelen bazı sertifika satıcısı firma şunlardır ; VeriSign,  Comodo, Geotrust, ve RapidSSL gibi firmalardır.

Google bu sertifika işine girerek kullanıcılara sertifika satışı yapacağını düşünebiliriz. Bu da Google'ın hayrına bir iş yapmadığının göstergesidir.

Sonuç
Eğer bir e-ticaret siteniz varsa, ödeme alan bir siteniz varsa SSL sertifikasını mutlaka almalısınız. Bunu Google sıralamalarında üst sıralarda yer almak için değil, müşterilerinizin ya da kullanıcılarınızın güvenliği için yapmalısınız.

Bu konuda nacizane fikirlerimi beyan ettim. Sizde bu konuda neler düşündüğünüzü yorumlar kısmından iletebilirsiniz.




Cep Telefonu ile Yapılan Saygısızlıklar

Cep telefonları artık hayatımızın vazgeçilmez aracıdır. Bu araçlar sayesinde neredeyse insanlarla olan etkileşimimiz kaybolmak üzere. Ben bazı hafta sonları telefonu kapatıp derin uykulara dalıyor, bazen cep telefonumu yanıma almadan yürüyüşe çıkıyorum. Sizlere de tavsiye ederim. toplum içerisinde yaşarken dikkat etmemiz gerekenler vardır. Çok sevdiğim bir söz var '' sevgide serbestlik, saygıda mecburiyet vardır'' insanları sevmek zorunda değilsiniz ancak onlara saygı duymak zorundasınız.

Cep telefonu kullanırken diğer insanlara yapılan saygısızlıkları düşününce bunları bir yazıda derlemeye karar verdim.

Toplum içinde yüksek sesle müzik dinlemek / oyun oynamak!
Hepimiz gün içerisinde şahit oluyoruz. Toplu taşıma araçlarında, bankada, hastanede, devlet dairesinde bekleşirken insanlar cep telefonları ile uğraşıyorlar. Böyle yerlerde ve zamanlarda cep telefonu ile yüksek sesle müzik dinleyenler, yüksek sesle oyun oynayanlar oluyor. Sanki o kişi için o an cep telefonunun ekranından başka bir dünya yok gibi oluyor. Etrafımızdaki insanları rahatsız etmeden de bu işlemleri yapabiliriz. Kulaklık ile müzik dinlemek gibi, kulaklıkla oyun oynamak gibi...

Etkinliklerde resim ve video çekmek!
Bir konser izlemeye gidiyorsunuz ve bir anda eller havaya kalkıyor. Bu eylem şarkıya ya da şarkıcıya eşlik etmek için değil, cep telefonları ile yüksekten resim ya da video çekmek için oluyor. Hal böyle olunca arkada olanların görüş alanı kapanıyor. Sahneyi önünüzdeki kişinin cep telefonu ekranından izlemek zorunda kalıyorsunuz. Böyle zamanlarda loş ortamlarda ve yüksek sesin olduğu yerde zaten cep telefonunuz ile daha sonra dinleyebileceğiniz, izleyebileceğiniz bir görüntü elde etmeniz mümkün değil. Zaten o konserin görüntüleri ertesi gün internete düşecektir. Arkanızdakilere konseri zehir etmeyi bırakıp sizde konserin zevkini çıkarın.

Özel bir anda cep telefonu ile ilgilenmek!
Bir restorana yemeğe gittiğinizde karşılaştığınız sahnelerden birisidir. Bazen bizimde başımıza gelebilir. İki kişi romantik bir akşam yemeği yiyecek ama karşısındaki tüm dikkatini cep telefonununa gelen bildirimlere yoğunlaştırmış durumdadır. Cep telefonunuza gelen her bildirimi anında görmek ya da cevaplamak zorunda değilsiniz. Bırakın akşamın tadını çıkarın ve partnerinize güzelim akşamı zehir etmeyin.

Yolda yürürken cep telefonuna bakmak!
Yolda yürürken bir an durup etrafınızda yürüyen insanlara bakın. Bir çoğunun yürüdüğü yoldan çok elindeki cep telefonuna baktığını görürsünüz. Çok gördüm, cep telefonuna bakıp yürürken tabelaya çarpanı ya da kaldırımın bittiği fark etmeyip boşluğa düştüğünü... Cep telefonu ile ilgilenirken yürüyüş hızının yavaşlaması nedeniyle arkasından gelen insanların yürümesini de engellemesi cabası... yolda yürürken tweet atmak ya da check-in yapmak zorunda değilsiniz. Ya da illaki tweet atmanızi telefona cevap vermeniz, mesaj yazmanız gerekiyorsa kenara çekilip kimseye engel olmadan, kendinize çarpmak suretiyle zarar vermeden de bu işlemi yapabilirsiniz.

Sinemada cep telefonu ışığı!
Dört gözle beklediğiniz film vizyona girmiş ve sinemaya gidiyorsunuz. Filmin en aksiyonlu sahnesinde yanınızda ya da önünüzde oturan kişi filmi seyretmeyi bırakıp cep telefonunu eline alıyor ve yanan cep telefonu ışığı ile sahnenin büyüsü kayboluyor, dikkatiniz dağılıyor. Hatta işi daha ileriye götürüp sinemada film esnasında gelen aramaya cevap verenler oluyor. Cep telefonunuzu sessize alın ve filmin tadını çıkarın. Merak etmeyin facebook,twitter, instagramdan gelen bildirimler bir yere kaçmaz.

Kamuya açık şarj istasyonlarını işgal etmek!

Ülkemizde de her geçen gün yaygınlaşmakta olan şarj istasyonları vardır. Cep telefonunuzun şarjı bitmiş ve acilen şarj etmeniz gerekir ancak şarj istasyonuna vardığınızda bir kişinin şarjını telefona bağlayıp şarj istasyonunun başında nöbet tuttuğunu görürsünüz. 15-20 dakika dolanıp tekrar gelirsiniz ancak aynı kişi yine oradadır. Diğer insanlarında şarja ihtiyacı olabilir düşüncesi yoktur. O an kendisinden daha çok şarja ihtiyacı olan birinin varlığını düşünemeyecek kadar egoisttir. Böyle umuma açık yerlerde diğer insanlarında haklarına riayet ederek, kendinize yetecek kadar şarj ettikten sonra diğer insanlarında kullanmasına olanak tanıyın.

Cep telefonu ile yüksek sesle konuşmak!
Böyle tipler maalesef toplumumuzda oldukça fazladır. Yolda yürürken, otobüste yada kalabalık ortamlarda cep telefonu ile konuşurken bağırarak konuşmak etrafınızdaki insanlara yapacağınız en büyük saygısızlıktır. İnsanlar sizin telefon konuşmanızı dinlemek zorunda değiller. Üstelik günümüzde cep telefonları özellikleri itibari ile en gürültülü ortamlarda bile sesi süzerek karşı tarafa sesin net gitmesini sağlayabiliyor. Düşük bir ses tonu ile konuşmakta karşınızdaki kişinin sizi duyması için yeterlidir.

Sizinde toplum içerisinde saygısızlık olarak nitelendirdiğiniz böyle davranışlar varsa lütfen yorum kısmından ileterek yazıya katkı sağlayınız.





Deterjan Nasıl Üretilir?

Bir deterjan fabrikasında çalışıyorum. Bundan önce bir çorap fabrikasında çalışıyordum ve ''Çorap Nasıl Üretilir?'' isimli bir makale yazmıştım. Şimdi Deterjan nasıl üretilir bunu özetle anlatmaya çalışacağım. Bakalım daha başka neler üreteceğim :)

Deterjanın Tarihi

İlk deterjan 1917 yılında üretilmiştir.. Alman kimyacı Charles Frederick Gunther , naftalini alkilleştirerek elde ettiği maddeyi sülfonlamış ve böylece ilk deterjanın aktif maddesini elde üretmeyi başarmıştır.. Bu çalışmayı daha sonraki yıllarda özellikle Alman kimyacıların araştırmaları takip etmiş ve 1932 yılında Henkel'in Fewa ve Procter and Gamble'ın Dreft markalarıyla piyasaya çıkardığı yağ alkolü sülfatı bazlı deterjanlar ilk deterjanlar olarak kayıtlara geçmiştir.

Bugün batıda üretilen deterjanların %50-60'ı endüstride ve temizlik amacıyla büyük kuruluşlarda, %25-30'u temizlik amacıyla evlerde ve geri kalanı kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin formülasyonlarında kullanılmaktadır.

Deterjan Nasıl Üretilir?
Deterjan petrolün türevlerinden elde edilen ham maddeler yardımıyla üretilir. Lab ismi verilen  bir ham madde kullanılır.  Bizim fabrika Lab ham maddesini yurt dışından ithal eder ve kükürt ile karıştırarak Labsa ismi verilen ham maddeyi elde ederiz. Bu karışımı yapabilmek için Sülfonasyon adı verilen bir tesis vardır. Bu tesiste Lab ile Kükürt karıştırılır labsa elde edilir. Bu labsa tüm toz ve sıvı deterjanların üretim ham maddesi olarak kullanılır. Ana yüzey aktif maddesi olarak Labsa Sıvı deterjan, Jel deterjan ve Toz deterjan üretiminde ana ham madde olarak kullanılır.

Daha sonra elde edilen labsa'ya kostik vb. kimyasallar eklenir. Bunlara ilave olarak hangi tür deterjan üretileceğine göre ek kimyasallar kullanılır. Parfumler, esanslar, enzimler, optik beyazlatıcılar, boyalar kullanılarak deterjan üretimi yapılır.

Hangi Deterjanlar Üretilir?

  • Jel bulaşık deterjanı
  • Sıvı bulaşık deterjanı
  • Elde yıkama toz deterjan
  • Matik toz deterjan
  • Yüzey temizleyici
  • Yumuşatıcı
  • Cam temizleyici
  • Arap sabunu
  • Çamaşır Suyu
  • Yağ Çöz
  • Kireç Çözücü
ve diğerleri...

Yukarıda sayılan tüm temizlik maddeleri üretilebilir. Çalıştığım deterjan fabrikası yaklaşık olarak 400 çeşit ürün üretmektedir. Yurt içi ve Yurt dışı satışlar yapar.

Fabrikamız hakkında Genel Müdür Yardımcımız ile yapılan röportajı izlediğiniz de üretim tesisimiz ve deterjan nasıl üretilir hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.



HTC Destek Hattından Zil Sesi Hatasına Anında Çözüm



NOT: Tüm Android Cihazlarda Geçerli

Gelen Çağrıda Zil Sesi/Bildirim Çıkmıyor mu?
Geçen günlerde HTC sensation XL marka cep telefonumu formatlayarak temizledim. Ardından google play store'dan daha önce kullandığım uygulamaların tamamını yeniden yükledim.

Cihazım hızlandı. Temizlik iyi gelmişti. Fakat eve vardığımda eşimin beni aradığını gördüm. (2 cevapsız çağrı) heralde duyamadım dedim. Ertesi gün de gelen çağrıları kaçırınca şüphelenip kendimi aradım:) 

Çağrı geliyor ama hiçbir şekilde zil sesi çalmıyor.

 Ayarlara girdim:

Tüm zil sesleri ve titreşim açık. Uyarı tonları dahi açık olmasına rağmen bir mümkün değil gelen arama zil sesini açamadım.

Herzamanki gibi google'da aradım. Forum siteleri vs talan ettim ama hiçbir sitede, hiçbir forumda problemime çözüm yolu bulamadım. Sonra HTC resmi web sitesinden "DESTEK HATTI" numarasını aradım. "Tüm bildirim tonları/zil sesi açık olmasına rağmen biri beni aradığında telefonum çalmıyor" dedim. 

İki saattir aradığım konuyu destek hattı 1 dk'da çözünce de bu deneyimi paylaşmak istedim:D

Gelen Aramalarda Zil Sesi Çalmıyorsa:

Android cihazınızı "Güvenli Mod" ile açın. Daha sonra başka bir telefondan kendinizi arayın. Eğer güvenli modda zil sesi çalıyorsa kurduğunuz uygulamalardan birisi "Normal Mod" aktifken zil sesi ile çakışıyor ve telefonunuzun yazılımsal hata vermesine neden oluyor demektir. Bu hatayı almadan önceki kurduğunuz en son uygulamaları kaldırıp hatayı düzeltebiliyorsunuz. 

Ben zil sesine etki edebilecek uygulama/mobil yazılımların Tango, viber gibi internet çağrısı yapabilen uygulamalar olabileceğini düşündüm ve ilk olarak uygulamalardan viber'ı kaldırdım. Kendime çağrı attığımda hata düzelmişti. Artık gelen aramalarda zil sesi ve titreşim aktif.

Güvenli Mod Nasıl Açılır:

HTC Sensation XL için: Bataryayı çıkartıp 5 saniye bekliyorsunuz. Ardından bataryayı takıp; Ses kısma tuşu ile Güç(açma-kapama) tuşunu aynı anda basılı tutuyorsunuz. HTC yazısı ekrana geldiğinde Güç tuşunu bırakıp,Ses kısma tuşunu basılı tutmaya devam ediyorsunuz. (Ekranın sol alt köşesinde Güvenli Mod yazısı belirene kadar) 

Diğer marka/modeller için üretici destek hattı veya forumlardan yararlanabilirsiniz.

Güvenli Mod Başka Ne İşe Yarar?

Android işletim sistemine sahip cep telefonlarında güvenli mod, 2. taraf uygulamaların devre dışı bırakılmasını sağlar. Yani fabrika verilerinde cihaza yüklü olan uygulamalar dışında sizin sonradan indirdiğiniz uygulamalar güvenli modda pasif kalır. (SİLİNMEZ)

Android işletim sistemine sahip cep telefonunuzla son günlerde problem yaşamaya başladıysanız; cihazı güvenli modda açıp aynı hatanın olup olmayacağını denetleyin. Eğer güvenli modda cihazınız problemsiz çalışıyorsa son günlerde yüklediğiniz bir uygulamayı silmeniz problemi çözebilir.

Bu bir kişisel deneyimdir: Hizliadam.com bloğunun sahibi B.Kapıcıoğlu tarafında SrgzBlog için Yazılmıştır.

Akıllı Saatlerin Geleceği

Giyilebilir teknoloji kavramını ilk önce bilim kurgu filmlerinde duyduk. Bu teknolojiyi günlük yaşantımıza entegre etmeye çalışan teknoloji devi firmalar yıllar öncesinden konsept tasarımlarla birlikte çalışmalarını sürdürüyordu. Akıllı saatler bu teknolojinin gün ışığına çıkan tarafıdır. Google ve Samsung’un Akıllı gözlük hamlesi de var ancak henüz tam anlamıyla geliştiğini söyleyemeyiz.
Samsung ve Apple gelecek raporlarına göre önümüzdeki 5 yıl içerisinde akıllı saatlerin kullanımında ve satışında büyük bir patlama yaşanacak. 2012 yıl sonu verilerine göre tüm dünyada 860 milyon dolarlık bir satış rakamı yakalayan akıllı saatler geliştirilen teknolojisi ve insanların ihtiyaçlarını karşılayan özellikleri ile bu rakamı 10 hatta 15′e katlaması muhtemel görülüyor.
Dünya’da piyasaya sürülen ilk gerçek akıllı saat i’m Watch, Android işletim sisteminin yer aldığı en küçük akıllı saattir. Hatta en küçük akıllı cihaz dememiz daha doğru olur.
Dünyada 650.000 adet satılan, İtalyan tasarım ve teknolojisine sahip i’m Watch, “giyilebilir teknoloji” segmentinde Android 2 işletim sistemi ile sektörün öncüsü ve ilki olmuştur.
AKILLI SAAT ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Akıllı saatleri özelliklerini incelediğimizde yukarıda bahsettiğimiz büyük rakamların hakkaniyetini daha iyi anlayacağız.
Cep telefonumuzu, masada, çantada,cebimizde bırakarak akıllı saatlerimiz ile cep telefonumuzu yönetebileceğiz.Bu noktada bazı teknoloji sitelerinde yer alan akıllı saat haberlerinde sanki cep telefonlarının yerini alan bir cihazmış gibi bahsedilmesi iyi araştırılmadan sarf edilmiş sözlerdir. Akıllı saatler cep telefonlarını yerini almaktan ziyade cep telefonlarımızı bluetooth aracılığıyla daha verimli kullanma ve yönetebilmemizi sağlayacaklardır.
Kol hareketleri ile gelen aramaları cevaplayabilir yada reddebilirsiniz. Sosyal ağ hesaplarınızı kontrol edebilir. Dilerseniz mail kutunuza gelen mailleri cevaplayabilirsiniz.
Akıllı saatler için geliştirilen uygulamaları marketlerden indirebilirsiniz.
İlerleyen zamanlarda akıllı saatlerin yeni özelliklerle donatılacağından şüphem yoktur ancak akıllı saat piyasasında firmaların eksik yaptığı birşeyler var.
Akıllı saat piyasasında satılan ürünlerin %30′u geri iade alındı. SAtılan miktara göre oldukça büyük bir orandır. Bunun sebebini ise şöyle açıklayabilirim. Teknoloji devi firmalar akıllı saat piyasasında birbirleri ile rekabet edecek ürünler üretmeye çalışırken, birbiri ile yarışırken kullanıcıya akıllı saatin ne olduğunu anlatmayı unuttular.
Cep telefonu kullanan insanlara akıllı cep telefonunu anlatmak kolaydı. Mevcut kullandığımız cep telefonlarına eklenen bazı özellikler ile internete girebiliyoruz dememiz yeterlidir. Bunu anlamak ve buna alışmak bir zaman istemez ancak akıllı saatler için durum bundan biraz daha farklıdır.
Saatlerden beklentimiz standarttır. Kimisi aksesuar olsun diye kullanır, kimisi ihtiyaçlarını karşılasın diye. Günümüzde cep telefonu olmayan insan olmadığı düşündüğünüzde saate bakmak için kolumuza müracaat etmeyiz.
Örneğin ben yalnızca takım elbise giydiğim günlerde kol saati kullanırım. Pili bitmiş bir saattir ve her zaman 09:05′i gösterir. Ne zaman saatime baksam 09:05′i görür ve Ulu Önder Atatürk ile silah arkadaşlarına bir fatiha okurum.
Standart bir kullanıcı değilim yani. Standart bir kullanıcı ise saatten şunları bekler;
Pili uzun süre gitsin, su geçirmesini, kordonu sağlam olsun, şık olsun, dayanıklı olsun vs…
Bu yüzden saatten akıllı saate geçiş sürecini insanlara iyi anlatmak lazımdır.
Akıllı saatlerin günümüzde geldiği teknoloji noktası bir kaç günlük pil ömrü var, kaba ve hantal bir tasarım sahipler. Haliyle beklentiyi karşılayamıyorlar.
Şuan akıllı saat markası oldukça fazla.. Kullanıcının az olmasına rağmen üretilen saat marka miktarı şaşırtıcı. ÜRetilmiş ve piyasada olan akıllı saatlerin listesine bir göz atalım.
Sony SmartWatch & SmartWatch 2
Qualcomm Toq
Pebble Watch
Wearing Digital WEDA (Slap Band)
Fossil Wrist PDA
Ruputer by Seiko
Timex Datalink
Garmin Forerunner
Sonostar Smartwatch
Martian G2G Watch
WIMM One
Motorola Motoactv
MetaWatch Strata
Agent Smartwatch Samsung Galaxy Gear
Kreyos
GEAK Watch, i’m Watch
HOT Watch
Omate TrueSmart
Z1 Android Watch-Phone
Fashion S9110
ANDROID GTS
LG GD910
Hyundai MB 910
Bu kadar firma yada marka bu konuda yanılıyor olamaz. Elbetteki önümüzdeki bir zaman diliminde akıllı saatler hayatımıza nüfuz edecektir lakin mevcut durum ile bu biraz zor görünüyor. Bu firmaların bu durumu hızlandırmaları için yapması gereken şeyler var. Kendimce bir liste çıkardım.
Pil süresi uzatılmalı,
Su geçirmezlik özelliği eklenmeli,
Daha zarif tasarımlar geliştirilmeli,
Ekran dayanıklılığı arttırılmalı
İlerleyen zamanlarda akıllı saatler bize neler vaat edecek. Mutlaka akıllı saatler yeni özellikler eklenecektir.
Mesela otomobil anahtarlarının yerini alabilecek, aracınız hakkındaki tüm bilgileri akıllı saatiniz ile görebileceksiniz. Kolunuzdaki cihaz sizin kan tahlili, tansiyon, kalp ritmi gibi bazı sağlık bilgilerinizi sizlere sunabiliyor olacak. Hastalıklarda erken teşhis için bu cihazların önemi konuşulmaya başlanacak.
Kola takılan bu cihazlar tüm dünyayı kapsayan genel bir sanal ağa bağlanacak, bu noktadan sonra zaten GSM operatörleri çöküşe geçecek (Tabii ki buna ayak uydurabilenler, kendi ağlarını oluşturabilenler daha da büyüyecek)
Gamer filminde izlemiştim. Bir kol saati ile çocuk bir adamı oyun içerisinde yönetebiliyordu. Belki de 2030′lar da her insanın yönetilebildiği yada izlenebildiği bir dönem başlayacaktır.

General Mobile KitKat Güncellemesi Nasıl Yapılır?

General Mobile JellyBean sürümünden Android KitKat sürümüne geçmek için aşağıdaki yönergeleri izlediğinizde kolayca yapabileceksiniz. Yapılacak olan bu güncelleme sonucunda tüm telefonda bulunan veriler ve bilgiler silinecektir. Lütfen tüm verilerinizi yedekleyin. Yedekleme işlemi için Google Play Store’dan yedekleme uygulamalarını yada bilgisayar üzerinden çalışan yedekleme programlarını kullanabilirsiniz.

KURULUM ADIMLARI: 
1. SD kart kullanıyorsanız, lütfen SD kartınızı çıkartın. Şarjınız %35’in üstünde olmalıdır. 
2. Aşağıdaki linklerden telefonunuzun modeline göre (4GB yada 16GB) yazılım dosyasını telefonunuza yada bilgisayarınıza indirin. 
Buraya tıklayınız, açılan sayfaya mail adresinizi yazınız. Ve mail kutunuzu kontrol ediniz. General Mobile'dan gelen mail içerisinde ki indirme bağlantılarından size uygun olana tıklayınız. 4 gb'lık sürümü kullanıyorsanız 4 gb için olanı, 16 gb'lık sürümü kullanıyorsanız 16gb için olan indiriniz.
3. İndirilen dosya “Dahili Depolama/Download” dizinine kaydedilecektir.
4. Bilgisayara indirenler için, indirdiğiniz dosyayı telefon hafızasına kopyalayın (*.zip dosyası olarak). Kopyalama işlemi tamamlandıktan sonra USB  kablosunu çıkartın. 
5. “Sistem Güncelleme  Menü Tuşu  Yerelden güncelleme paketini seç” adımlarını izleyin. 
6. Çıkan ekranda “Dahili Depolama”da yazılım dosyasının bulunduğu konumu gidin ve yazılım dosyasını seçin.
7. Ekrana gelen sorguda “güncelle” seçeneğini seçiniz. Telefon kendiliğinden yeniden başlatılacak ve güncelleme işlemini gerçekleştirecektir. 
8. İlk açılış normalden uzun sürmektedir. Yaklaşık 5 dakika. Lütfen bekleyiniz.  9. Kurulum işleminiz tamamlanmıştır.
Kurulum ile ilgili yaşadığınız problemler için General Mobile firmasına geri bildirimde bulunarak karşılaştığınız problemler ile ilgili bilgi sahibi olmalarını sağlayabilirsiniz. .
http://goo.gl/R3R3wA

İyi Bloglamalar Dilerim.

Tuşlarına Bastıkça Şarj Olan Laptop

Zaman enerji zamanı; günlük hayatlarımızda kullandığımız hemen her şeyin başladığı ve bittiği yer enerji. Hal böyle olduğu zaman da teknolojinin en büyük yatırımı yaptığı nokta, uzun süre hayatta kalabilen piller üretmek ve pek tabi yeni enerji kaynakları aramak.

Peki, klavye üzerinde vuruşlarımızın enerji üretebileceğini hiç düşündünüz mü? Her gün sadece attığımız mesajlarla bile binlerce karakterlik yazı yazıyoruz ve her bir harfin yarattığı güç, enerjiye dönüşseydi kim bilir neler olurdu değil mi? İşte XKCD'den Randall Munroe bu fikri düşünmüş; hatta düşünmekle de kalmayıp üzerinde hummalı bir çalışma yapmış ve klavye üzerindeki tuşların gücünün, enerjiye dönüşerek herhangi bir laptopun pil ömrünü uzatıp, uzatamayacağını hesaplamış. Daha önce yapılan bir çalışmaya, kendi verilerini de ilave ederek yola koyulan Munroe, olaya birçok açıdan yaklaşmış. Kendisini sonuca götüren erken dönem çalışmalardan birisine göre, klavye üzerindeki herhangi bir tuşa basmak 1.5 milijul güç üretiyorken, Enter ya da Spacebar gibi daha büyük tuşlara basmak 2.5 milijul güç ortay çıkarıyor.

Ortaya çıkan bu gücün neye tekabül ettiğini Munroe işte bu sözlerle açıklıyor; "Bir damla suyu yüzde bir oranında ısıtmaya yeten bir güç bu. Ayrıca bir sincabı 300 mikron yüksekliğe kaldırabilecek bir güçten bahsediyoruz ki bu yükseklik dört sayfa yaprak kalınlığına eş değer." Peki, tek bir tuş böyle bir güç açığa çıkarabiliyorsa, çok fazla tuşa seri bir şekilde basıldığında nasıl bir güce ulaşırız? İşte Munroe'nun çalışması en çok bu noktada devreye giriyor... Ortalama bir roman, yarım milyonla bir milyon arası karakterden oluşuyor ki bu durumda ortaya çıkan jul enerjisi, kocaman bir kilojule'e dönüşüyor ve eğer çok ama çok daha fazla yazı yazarsak, ulaştığımız rakam iki hatta üç kilojul'e denk gelebiliyor. Şimdi, olaya böyle baktığımız zaman bir yere varacakmışız gibi gözüküyor değil mi? Ne yazık ki durum hiç de düşündüğünüz gibi değil...

"Tam boy roman yazmak, kullandığınız laptopun enerjisini 15 saniyeliğine şarj edebiliyor. Yani temel olarak yazı yazmak laptopunuzu şarj edecektir ama günümüzde ihtiyacımız olan enerji için, her on saniyede bir kere roman yazmamız gerekmekte." şeklinde duruma açıklık getiren Munroe, şimdilik sadece klavye tuşlarına basarak günlük hayatlarımızı değiştirecek miktarda enerji depolamanın imkansız olduğunu gözler önüne serdi. (1)